Hacettepe’de tez çalışmalarını devam ettirirken ODTÜ’ye ders veriyor, Geceleri ise üretiyor. Ankara’da yaşayan Ali Şentürk İstanbul’u nasıl görüyor?
istemli-istam-disi
Ankara’dan bakınca İstanbul nasıl görünüyor?
İstanbul çok uzak görünüyor. Biraz “Biz Ankaralıları çok seviyoruz” diyenlerden uzak durmam gerektiğini öğrendim. İstanbul birçok insan için ilham kaynağı ama benim için kargaşa demek. İstanbul’da bir kaç günden fazla kaldığımda açık alan ve toprak birikintisi özlemi çekiyorum. Deniz benim için sınır demek, başladığı yerden bittiği yere bir boşluk gibi. Fakat bozkır tam anlamıyla bir sınırsızlık ve rahatlık hissi veriyor. Ankara’nın da en korkunç tarafı şehir merkezine giderken Türkiye’nin yönetildiği yerden geçmek.
İstanbul elbette bu konuda daha şanslı. Ancak sanat sahnesi olarak değerlendirirsek farklılık ne ölçüde?
Uçurumlar kadar. Bazı galeriler sağ olsunlar bizlere İstanbullu sanatçıların eski işlerini getiriyor. Ankara’da sanatçı olmak İstanbul’a nazaran daha güzel çünkü üretim için daha fazla vaktiniz var.
Sence ülkemizde gençlere yeterince değer/önem veriliyor mu?
Son 10 yıl içinde genç sanatçıya bakış açısında Türkiye önemli bir yol kat etti. Fakat değer görebilmeniz için kendinizi kanıtlamanız gerekiyor. Popstar bir sanatçı olmak size bütün kapıları açacaktır. Öte yandan galericiler ünlü sanatçılarla ilgilenmekten gençlere yeteri ölçüde vakit ayıramıyor.
Sanatın başta olmak üzere yeni yıl için planların neler?
Yeni bir seri hazırlığındayım. Sanırım bütün yılımı bununla harcayacağım ve bir de beni bekleyen bir tez var, onu da bitirmeyi planlıyorum. Arada vakit kalırsa belki ünlü sanatçı olabilirim. Ufukta yeni bir sergi planı var. Çizimlerden oluşan bir sergi olacak, Michael Heizer’in “yerinden etme, yerine koyma” işinden yola çıkarak başladığım bu seride fotoğraflarını çektiğim dağların ve bazı taşların doğal süreçte yok olan ve toprağın altında görünmeyen kısımlarını çizerek tahmin etmeye çalışıyorum. Bir arama çalışması gibi yani.
Yeni bir şeyler yaratma konusunda içgüdüsel mi hareket ediyorsun, yoksa “Bu sıralar çok fotoğraf çektim, bence artık bir şeyler çizmeliyim mi” diyorsun?
Evet, multidisipliner bir çalışma disiplinim var diyebilirim. Aldığımız eğitim bize kimi zaman sanat eserini nasıl üretebileceğimizi kimi zaman da onu nasıl savunabileceğimizi öğretti. Mağara döneminde bile insanalar avladıkları, korktukları hayvanları içgüdüyle resmettiler. Ben de kalp sesime kulak vermeye çalışıyorum. Bir filmden ya da bir kitaptan etkilenip, aklımda oluşanları uzun bir süreçte inceliyorum. En son anlatım biçimimi seçiyorum.