Wow Art Event kuruluşunda sanatçılar ve sanat yönetimi alanından yaklaşık 80 kişilik bir ekibin sürece dahil olduğu, 19 online kişisel ve 1 gerçek karma sergi olmak üzere toplam 20 sergiden oluşan bu projede sanatçı Mert İstanbullu’nun “PARTİCLE” adlı sergisi sanatseverlerle buluşuyor. Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesindeki 19 sanatçı ve yaklaşık olarak 60 sanat yöneticisi ile oluşturulan bir ekip dahilinde 20 adet sergi hayata geçirilecek. Proje kapsamında önce tüm sanatseverlerin katılımına açık 19 adet online kişisel sergi gerçekleştirilecek ardından Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde yer alan Tarihi Hamam Binası’nda 1 adet karma sergi ile de süreç vücut bulacaktır.
Sanatçı Mert İstanbullu ’nun “Tüketim” odağındaki kişisel sergisi, Artsteps uygulaması üzerinden 23 Haziran 2023 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Hem uygulama vasıtasıyla hem de VR gözlük ile gezilebilen bu sergiye, bilgisayar veya telefon aracılığıyla ücretsiz olarak erişilebilecek. “Tüketim” odağındaki bu sergi, modern hayatın durdurulamaz hızı karşısında, bilinmezliğin çekiciliğine kapılarak ve sonsuzluğun birikiminden faydalanarak tükettiklerimizi sahnelemek için yola çıkıyor. Yağlı boyadan, enstalasyona, dijital yerleştirmeden, videolara geniş bir perspektifte, farklı disiplinlerde eseler barındıran serginin mekân tasarımında bu çeşitliliği öne çıkaracak, canlı ve dinamik bir yapı tercih edildi. Sanatçı Mert İstanbullu sergisi hakkında “Sergide kullandığımız her çalışma tüketim kavramı etrafında seçilmiştir. Sergide karışılacağınız çalışmalar arda bıraktıklarımızı tekrar sizlere düşündürecek.” ifadelerini dile getirdi.
“PARTİCLE” sergisinin küratörlüğünü üstlenen Yahya Sırrı Turgut, sergi hakkında “Particle, farklı sanat disiplinlerinin bir araya geldiği kolektif bir sergi niteliği taşımaktadır. Her kesimden insanın kendinden bir şey bulabileceği bir sergi olmuştur.” şeklinde ifadelerde bulundu. Sanatçı Mert İstanbullu ’nun “PARTİCLE” sergisinin organizasyon ve düzenleme ekibinde, Şevval Remziye Erdinç, Zeynep Sude Karabulut, Merve Gül, Damla Okar, Ayça Sağlamer ve Eda Coşkun yer alıyor. Küratörlüğünü Yahya Sırrı Turgut’un üstlendiği Mert İstanbullu ’nun “PARTİCLE” adlı kişisel sergisi Artsteps uygulaması üzerinden bilgisayar ve telefon aracılığıyla 23 Haziran 2023 tarihine kadar ücretsiz olarak gezilebilir.
Particle Sergisi
6 Mayıs-23 Haziran 2023
İletişim ve bilgi için,
wowartevent@gmail.com
PR: Eda Coşkun
Instagram: @wowartevent
Sosyal medya: Ayça Sağlamer
Parçacıklar Sergisi Manifestosu
Günlük hayatımızın işleyişi tüketim kültürünün hakim olduğu, her şeyin çabuk değiştiği, tüm kültür ve değerlerin çabuk eridiği bir döngüde ilerlemekte. Gündelik yaşam pratiklerin bu eğilimler üzerinden okunduğu günümüzde, sanatsal düşünce ve pratikler de bu doğrultuda biçimlenmekte. Popüler kültürün etkisi ile gelişmekte ve hızlı bir şekilde tüketilmekte olan tüketim kültürü, bir kitle kültürüdür. Gündelik hayatın merkezinde duran bu kültür, hem modern zamanların ruhu, hem de modern bireyin kimliği, kişiliği ve benliği olmaya başlamakta. Tüketim sonrasında arda kalanlar, kısacası çöpler değişim ve gelişimle zaman içinde farklılık gösterir ve eskiyen her şey gibi, tükettiğimiz ürünlerde yığınlar halinde bizi takip eder. Bu noktada arda kalan bu çöpler çalışmalarımın temelini oluşturmakta.
Tüketim kültürü ile birlikte insanlar, çevrelerine güçlerini gösterdikleri ve bununla beraber statü ve prestij kazandıkları kültürel bir etki içindedirler. Bu etki çok hızlı bir şekilde yayılsa da o kadar hızlı bir şekilde de popülaritesini kaybeder. Özgünlüğün yitirilmesi ve elimizden kayıp gitmesi de bu prestij ve statü kazanma arzusunun bir sonucudur. Sanata bakış açım, hayata geçen çalışmalarım tüm bu anlatılanların ışığında şekilleniyor. Sonradan kazanılan statüler gerçek hayatta bizleri anlık mutluluklara götürebilir. Ama bu anlık mutluluklar değerini yitirdiğinde bizi neler bekler? İçinde bulunduğumuz koşullarda bu sahip olduklarımız aslında ne kadar gereklidir? “Tüketim” odağındaki “PARTİCLE” sergisi de bu sorular üzerinden sizleri sorgulamaya davet ediyor.
Mert İstanbullu röportajı:
Meselenin “Tüketim” olduğunu dile getirdin. Senin için tüketim olgusu/tüketim nesnesi nedir?
Tek bir tüketim nesnesi yok aslında. Günlük hayatımızda kullandığımız her şey bir tüketim nesnesi olabilir. Çalışmalarımda bu nesnelerin tüketim karşısında erimesi benim kavramımı oluşturuyor.
“Birbirinin aynı olma durumu kaçınılmaz bir şekilde herkesi ele geçiriyor.”
Çalışmalarını incelediğimizde insan siluetlerinin üzerinde ve video yerleştirmende “Lego” adını verdiğimiz oyuncak ürünü görmekteyiz. Parçalardan bütüne ulaşmak ya da bütünün oluşturduğu parçaları kendi özelinde değerlendirmek olarak düşünebilir miyiz bunu?
Her ne kadar parçalar birbirinden farklıysa tüketim karşısında bu parçalar birbirinin aynısı olmaya mahkumdur. Birbirinin aynı olma durumu kaçınılmaz bir şekilde herkesi ele geçirmektedir. Bütünün oluşturduğu parçalar olarak bu şekilde açıklayabiliriz.
“Tüketim” kavramının sende yarattığı çağrışımlar eserlerinde nasıl vücut buluyor?
Tüketimin artışı ile birlikte biricik olmanın, özgün olmanın da yok oluşuna şahitlik ediyoruz diyebilirim. Çalışmalarımda birbirini tekrarlayan figürleri bu düşünceye örnek verebilirim. Tek bir figür olarak başladığım çalışmalar zamanla birbirini takip ederek ana kavramımı oluşturdu.
Birkaç eserinin “küf” çerçevesi etrafında toplandığını gördüm. Bu durum bir çürümüşlüğü ya da eskimişliği mi ifade ediyor?
Küf ile bağlantılı olan çalışmalarım Metamorfoz kavramı altında değişimi ifade ediyor. Değişimi çalışmalarımda açık bir şekilde görüyoruz.
Yağlı boyadan, enstalasyona, dijital yerleştirmeden, videolara geniş bir perspektifte çalışmak meseleni karşı tarafa geçirme noktasında daha mı etkili oluyor?
Farklı disiplinlerde çalışmak aslında üretimimi hızlandırıyor diyebiliriz. Çabuk ve hızlı tüketim bağlamında meselemle örtüşüyor. Hızlı tüketim özellikle sosyal medya içeriklerinde karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki dönemde bu konuda da çalışmalar yapabilirim.
Tüketimin arttığı yönündeki eleştiriler diğer yandan sürdürülebilirlik kavramına da kapı aralıyor. Eserlerinde sürdürülebilirliğin de izleri var mı?
Sürdürülebilirlik nesnenin üretiminden başlayan bir mesele. Ben üretilmiş olan nesneyi alıp yorumluyorum. Sürdürülebilir bir çalışma yaptığımı düşünmüyorum maalesef.
“Meselemde değişim ve gelişim yok oluyor.”
Biricikliğin kaybedilmesinden ve zaman kavramına eğildiğinden bahsetmiştin. İnsan bedeni çalışmalarında oldukça yer tutuyor. Zamanla eskiyen, yıpranan insan bedeni ve biricik olma hali arasında bir bağlantı kurabilir miyiz?
Her şeyin eskidiği gibi insan bedeninin de eskidiğini inkâr edemeyiz. İnsanlar da değişime ve gelişime istemsiz olarak maruz kalır. Gelişim ve değişim kaçınılmazdır. Benim meselemde bu değişim ve gelişimin, yok olduğunu söyleyebiliriz.