Çağdaş Edebiyatımız önemli isimlerinden fantastik kurgu yazarı Sezgin Kaymaz’ın eserlerinde hep hayvan kahramanlarda vardır. Yeni romanı “Kün” de (İLETİŞİM YAYINLARI) yine bir köpeği konuşturuyor. Hem de Konya ağızıyla!
3
İyi ama nasıl?
Çok sıkı, çok korumacı kanunlarla ancak. Ölmekten korktuğu için emniyet kemeri takmaz bizim millet, ceza yemekten korktuğu için takar. Gelgelelim yeni yasa tasarısı bu konuda hiç ümit vermiyor. Çok ümitliydim ama görüyorum ki bunda da merhamet parantezi yok.
Sokak hayvanlarının yaşadıkları zor durum konusunda neler yapılmalı?
Doğa her varlığı neslinin devamını sağlamak mecburiyetiyle kodlamıştır. Örneğin kurak yerlerdeki ağacın kökleri, neslini devam ettirme kodu yüzünden aynı türün sulak yerlerdeki kardeşlerinin köklerine göre çok daha uzun olur, çok daha derine uzanır. Hayvanlar da böyledir.
Ne kadar çok katlederseniz o kadar çok ürerler ki kod işlesin. Paradoksa bak: Bir gönderiyorsun, bin geliyorlar. Sevmeyi bilseydin böyle olur muydu? Hiç kimsenin “zulmetme” ruhsatı yoktur. Sefalete sebep olanla seyirci kalan arasında fark olur mu? İkisi de odur, ikisi de aynı zalimdir. Türkiye’de sokak hayvanları bu kıskaçta eziyet görüyor.
Biri “Ben belediyeyim, ruhsatlıyım” deyip zulmediyor, diğeri “Ben ahaliyim, yetkisizim” deyip seyrediyor. Biri bir kuytuda korku içinde titreyen bir köpeğin sebebi, diğeri seyircisi. Ne fark var?