Cinsel kimliklerin sınırsız olduğunu ve bu kimliklerin psikolojik, toplumsal ve kültürel dayanaklara göre şekillendiğini savunan bu teori sanattan felsefeye birçok alana da el atmış. Cinsellik, toplumsal cinsiyet ve cinsel arzu terimleri ekseninde tartışmalar üreten, bu tartışmaları bu üç alanın da dışına taşıyarak, sanat ve toplum gibi daha entelektüel bakış açıları içinde değerlendiren ve yeni sonuçlar ortaya çıkaran kuramsal bakışın da adı olmuş.
Queer teorinin bu kısa özgeçmişinden sonra, daha detaylı araştırmalara yönelik birkaç iyi kitaptan da bahsetmeden olmaz! Yazının başında belirttiğimiz Butler’ın makaleleri ve kitapları dışında Annamarie Jagose’un ‘Queer Teori: Bir Giriş’ adlı kitabı, queer teoriyi merak edenler ve bu alandaki sorgulamalarını genişletmek isteyenler için muazzam bir kaynak.  Yerli edebiyat dünyasından ise Leman Sevda Darıcıoğlu’nun derlediği ‘Queer Temaşa’, Sibel Yardımcı ve Özlem Güçlü’nün yazdığı ‘Queer Tahayyül’ ve Alev Özkazanç’ın yazarı olduğu ‘Feminizm ve Queer Kuram’ adlı kitapları okumanızı öneriyoruz.

Sonuç olarak queer teori anlaşılması zorlu ve oldukça derin bir konu. Ancak kısaca teorinin ifade ettiği temel kavram şunu söylüyor diyebiliriz: “Cinsiyet olgusu beyinle şekillenir, biyolojik cinsiyetle değil!”

1 2 3 4 5