Tasarım ve Teknoloji Festivali Alldesıgn 19-21 şubat tarihlerinde Lütfi Kırdar’da dördüncü kez düzenleniyor. Yaratıcı endüstriyi temsil eden festivalin öncesinde yaratıcılıklarıyla sınırları zorlayan ve alanlarında yıldızlaşan üç isimle bir araya gelerek tasarımı konuştuk.
derin-sariyer-3
DERİN SARIYER
Derin Design’ın sahibi ve tasarımcısı. Babası Aziz Sarıyer ile çağdaş mobilya koleksiyonu Derin’i oluşturdu. Aynı zamanda müzik de yapıyor. Sarıyer’le soğuk havanın sokakları buz pistine çevirdiği bir günde Şair Nedim Caddesi üzerinde yer alan ofisinde buluştuk.
Alldesign Festivali’nden ne beklemeliyiz?
Tasarım kelimesi gün geçtikçe daha da popüler bir hale geldi. Dolayısıyla anlamı da erozyona uğradı. Alldesign her sene artan bir ivmeyle devam ediyor. Festival de tasarıma olan ilginin artmasını sağlıyor. Festivalde sadece sergiler yok, konferans ve konuşmaların olması da derdimizi daha iyi anlatmamızı sağlıyor.
Bir tasarımcı olarak Derin Sarıyer dünyayı nasıl görüyor?
Tasarım kelimesi her şey için kullanılıyor. Aslında göze güzel görünen her şeye tasarım da diyebiliriz. Dünyaya bilim perspektifinden bakıyorum. İnsanların yeniliğe, ilerlemeye dair bir içgüdüsü var. İnsanlar meraklarından dolayı inovasyon yapmanın peşinde. Tasarım bana kalırsa, içinde bulunduğumuz zamanı anlatmalı. Geçmişe yapışıp kalmak, gelecekteki umut beklentisi zamanı ıskalamamıza neden oluyor. Geleceği tasarlamak kulağa hoş geliyor tabii. Ancak bırakalım geleceği, gelecekti insanlar tanımlasın. 2015’i tasarlamak için neden 1950’lü yıllara gidelim. Sanki “Midnight In Paris” filmindeyiz. Geçmiş ve gelecek sadece birer enstrüman olmalı.
Tasarımın bir amacı var mı?
Dediğim gibi tasarım günü anlatmalı. Tasarım insanın temel ihtiyaçlarını karşılamalı, bununla iç içe olmalı. Belki sanat ve edebiyattan konuşuyor olsaydık bunlara gerek kalmazdı.
Peki, fonksiyonellik hep ön planda mı?
Güzelliği açıklamak mümkün değil ancak ürünü estetikten ayrı düşünemeyiz. Tasarımlar fonksiyonel olmalı. Estetik görünmek için eklenen fazlalıklar, gereksiz karalamalardan kaçınmamız gerekiyor. Sade bir şekilde, yalınlık içinde güzelliği yakalayabilmeliyiz.