Tasarım ve Teknoloji Festivali Alldesıgn 19-21 şubat tarihlerinde Lütfi Kırdar’da dördüncü kez düzenleniyor. Yaratıcı endüstriyi temsil eden festivalin öncesinde yaratıcılıklarıyla sınırları zorlayan ve alanlarında yıldızlaşan üç isimle bir araya gelerek tasarımı konuştuk.
derin-sariyer-1
Geleceği yok saydık. Peki, “doğaya dönüş” hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tabii ki çevreye zarar verilmemeli. Doğal kaynaklar tüketilmemeli. Fakat şöyle bir ikilem de oluşuyor. Tasarımları doğal yöntemle elde ettikten sonra kargoyla dünyaya dağıtmak bir çelişki. Ticari bir tavır. Çevreye dönük planlama yapılmıyor. “Doğaya döndük” derken, çok daha fazla şey üreterek doğaya zarar veriyoruz.
Siyah renk hayatınızda çok yer kaplıyor değil mi?
Dolabımda siyahlar var, sanki siyahı seçerek işin kolayına kaçıyorum. Ancak siyahı daha fazla kendimde kullanıyorum. Bu şekilde daha renkli tasarımlar yapabiliyorum. Bir iş hangi renkte olmak istiyorsa o rengi size söyler, onu duyabilmek önemli.
Bir taraftan albüm de yapıyorsunuz…
Müzik biraz özgürlük alanım gibi. Dışarıdan müdahale eden yok. Her şey dilediğim gibi.
Peki, tasarlarken de özgür müsünüz?
Özgürüm ama tek işim tasarlamak değil. Müzikte tek başımayım ama Derin Design olarak bir şirketten sorumluyum. Öngörmem gereken birçok şey var. Müzik tamamen sanat ancak tasarım başka bir disiplin.
Yeri gelmişken. Sanat ve tasarım ne ölçüde ayrışıyor?
Aslında bu çok tartışılan bir konu. Bana kalırsa ikisi de farklı disiplinler. Bir sanat eserinin fiziksel bir fonksiyonu olmak zorunda değildir. Aldığınız haz tabii yine fizikseldir. Ama bir obje yaptığınızda “Bunun fonksiyonu üzerine oturmaktır demezsiniz”. Duygusal bir ilişkiden bahsedebiliriz. Ama tasarımın bir fonksiyonu olmak zorundadır. Bence en temel fark da bu. Sanatta bir özgürlük söz konusu, sanatta bir serbestlik var. Tasarım daha matematiksel.