1980’li yıllar özeldi. Dünyanın her şeye bambaşka gözlerle bakacağı bir evrimi biz de geçiriyorduk ama ne yaşadığımızın pek de farkında değildik. 30 sene sonrasına, bugüne ne kaldı diye soran olursa, “kahrolasıca bir özgüven” derim herhalde; emin değilim…
YAZI: Zekiye Yaraş Meriç
1980’ler çok şey demek. Ve emin olun bu yazıda sıraladıklarım şöyle 15 – 20 dakika düşününce aklıma gelenler. Yoksa o 10 yılın almanağını çıkarmaya kalksam, derginin yarısının bana ayrılması gerekir. Ne bileyim, meselâ iş dünyasını etik anlayışları bir yana giyim kuşamlarıyla bile temelinden sarsan Yuppie’lerle tanışmak demek. Alçalan topuklar, kadınların gardırobuna hiç çıkmamak üzere yerleşen pantolonlar, takım elbisenin ya da döpiyesin altına giyilen spor ayakkabılar demek…
Bizler bir yığın “ilk”le tanışıyorduk “80”lerde ve tanıştığımızı anlamıyorduk bile. İstanbul’da telefonların güç bela altı haneli olabildiği yıllardı. Sonra Anadolu yakasının başına 3, Bakırköy civarına 5 ve geri kalanın başına 1 rakamı konuverdi. 0212 / 0216 çok sonraya rastlar. Aklıma gelmişken, köyden kente göçün tavan yaptığı yıllardı 1980’ler. Cumhuriyetin ilanından itibaren 1980’lere kadar İstanbul her yıl ortalama 250 bin kişilik göç almıştı ama 1980 – 1985 arası 2 milyon 700 bin kişi gelmişti İstanbul’a. Yıl başına ortalamanın iki katı!
1980’ler Kadıköy açıklarındaki gemi enkazını yıllar boyu seyretmek demekti sonra. Romanya bandıralı bu ham petrol tankeri Yunan kuru yük gemisiyle çarpışıp patladığında sene 1979 ve aylardan da Kasım’dı ama enkazı uzun yıllar denizin ortasında kaldı. Bütün İstanbul o enkaza baktıkça gökyüzünü kırmızıya ve dumana boğan o geceyi hatırladı. Camcılar iyi iş yapmıştı doğrusu çünkü Anadolu yakasında ve sahil boyunca kırılmadık pencere camı kalmamış, göğe yükselen alevlerin aydınlığı Bostancı’yı bile gecenin bir körü aydınlatmıştı. Kazada 43 gemicinin yanarak öldüğünü, mürettebattan sadece üç kişinin kurtulabildiğini öğrenince eğlence yerini hüzne bırakmıştı. Bir de… Martılara korunaklı bir yuva olan o enkazın kaldırılmasını benzeri bir hüzünle seyretmiştik.