Sanat sayımız için çalışmaları Paul Kasmin Gallery (New York), 8. ve 9. İstanbul Bienalleri, İstanbul Modern, Boijman Van Beuningen Müzesi (Rotterdam) gibi dünyanın önde gelen müzeleri ve sanat kurumlarında sergilenen dünyaca ünlü sanatçımız Taner Ceylan’la iş birliği yapacağımız belli olduğunda enerjimiz tamamen değişti ve bütün ay farklı bir ruh hali içinde geçti. Önce, hiper gerçek çalışmalarıyla parlayan sanatçıyla Nişantaşı’nda bir kafede buluştuk. Ceylan’ın önceliği genç yetenekler ve sanatın son zamanlarda bir yatırım aracı olarak görülmesinin yanlışlığıydı. Sayfalarımızda bu iki konuya genişçe yer verdik. Sıra Taner Ceylan’la gerçekleştireceğimiz fotoğraf çekimine geldiğinde yine genç bir yetenek olan moda fotoğrafçısı Cihan Öncü ile çalışmaya karar verdik. Sonrasında zaman hızlı geçti. Öncü’nün yaratıcılığıyla beraber çok keyifli bir çekim gerçekleşti. Ceylan’ın stüdyosundaki kedilerin pozitif enerjileri, camdan yansımalar, arka planda sanatçının son çalışması, müzik, sohbetler derken sıra röportaja geldi. Öyle bir röportajdı ki sanki başka bir boyuttaydık. Evrim dedik, önceki yaşamlar dedik, pes etmemek dedik, belki de hepsini, sanatçının son serisi “Altın Çağ’da” birleştirdik.
tanerceylangal4
Müze gezerken neler hissedersiniz?
Müze gezmek benim için çok çılgın bir macera oluyor. Resim canlı bir varlık, onu müzede görüyorsunuz, sizi içine alıyor. En son Madrid’deki Prado Müzesi’nde Dürer’in (1471-1528 yıllarında yaşamış Alman ressam) portresine, tüm fırça darbelerini tek tek ezberlemeye çalışırcasına bakıyordum. 20 dakika geçmiş. Müze koruması yanıma geldi, ilerlememi söyledi. Müze gezim boyunca beni takip etti.
Resim yaparken ne tarz müzikler dinliyorsunuz?
Benim ruh halimi yüksek tutacak müzikleri tercih ediyorum. Genellikle içinde caz barındıran hafif melodileri seviyorum.
Sanat İstanbul’da gelişiyor ancak tüm Türkiye için bunu söylemek mümkün değil. Ülkemizin her köşesine sanatın yayılacağını düşünüyor musunuz?
“Ünlü bir sanatçı olacağım, galeride sergi açacağım” fikrinden kurtulmak gerekiyor. Yurt dışına gittiğiniz zaman evlerin duvarlarında o aile fertlerinin yaptığı eserleri görüyorsunuz. Sanat bir şekilde eğitim sisteminin içerisinde terapi görevi görüyor, yaratıcı gücü artırmak için bir araç olarak ele alınıyor. Sanat ailenin içinde olmalı ki hayatın içine yerleşsin.
“Karanfil Hasan” eserinizin hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?
“Karanfil Hasan” en politik işlerimden biri. Bu resmi 2006 yılında yapmıştım. Bir arkadaşım İstanbul’u ziyarete geldiğinde Londra Oteli’nde kalıyordu. Otel odasında arkadaşımın resimlerini çekmiştim. Fakat o fotoğraftan yepyeni bir karakter yarattım. Öyle bir kişi çıktı ki ortaya Beyoğlu’nda rastlayabileceğiniz, sizin için her şeyi yapabilecek bir kişi; senin için yatağa da girer, adam da öldürür. Duvardaki Türkan Şoray resmi eski Türkiye’yi, televizyon geleceği yansıtıyor. Ortadaki o adam ise nereye gideceği belirsiz bir Türkiye.