Sanat sayımız için çalışmaları Paul Kasmin Gallery (New York), 8. ve 9. İstanbul Bienalleri, İstanbul Modern, Boijman Van Beuningen Müzesi (Rotterdam) gibi dünyanın önde gelen müzeleri ve sanat kurumlarında sergilenen dünyaca ünlü sanatçımız Taner Ceylan’la iş birliği yapacağımız belli olduğunda enerjimiz tamamen değişti ve bütün ay farklı bir ruh hali içinde geçti. Önce, hiper gerçek çalışmalarıyla parlayan sanatçıyla Nişantaşı’nda bir kafede buluştuk. Ceylan’ın önceliği genç yetenekler ve sanatın son zamanlarda bir yatırım aracı olarak görülmesinin yanlışlığıydı. Sayfalarımızda bu iki konuya genişçe yer verdik. Sıra Taner Ceylan’la gerçekleştireceğimiz fotoğraf çekimine geldiğinde yine genç bir yetenek olan moda fotoğrafçısı Cihan Öncü ile çalışmaya karar verdik. Sonrasında zaman hızlı geçti. Öncü’nün yaratıcılığıyla beraber çok keyifli bir çekim gerçekleşti. Ceylan’ın stüdyosundaki kedilerin pozitif enerjileri, camdan yansımalar, arka planda sanatçının son çalışması, müzik, sohbetler derken sıra röportaja geldi. Öyle bir röportajdı ki sanki başka bir boyuttaydık. Evrim dedik, önceki yaşamlar dedik, pes etmemek dedik, belki de hepsini, sanatçının son serisi “Altın Çağ’da” birleştirdik.
tanerceylangal1
Fetiş obje üretiminin önüne nasıl geçilir?
Bunun ilacı zaman olacak. Ben yıllar boyunca küçücük bir odada resim yaptım, kendi dünyamın içerisinde harmanlandım ve o samimiyeti insanlar anladılar. Gerçekten samimi, sıcak işler yaptığınızda zaten bütün dünyayı kendinize çekersiniz.
Sizce en güçlü seriniz “Kayıp Resimler” mi?
Galerist’te açtığım, “1997-2002” isimli ilk sergim çok önemlidir benim için. Benden bekleneni bir kenara bırakıp canım ne istiyorsa onu yaptığım bir seri. Yaşamak istediğim, hayal ettiğim, gerçekliğinden emin olmadığım dünyaların resmini yaptım. Sonrasında “De-composed” serim geldi. Bu seride çevremi, eşimi, dostumu resmetmeye başladım. “Kayıp Resimler” ise tamamen benim dışımda; beni sanat tarihinde en çok cezbeden oryantalizmi hedefleyen, eleştiren, daha akılcı bir seri. “Kayıp Resimler” serisi daha çok sanat tarihine ve güncel sanata referanslar yapan bir seri.
Bu resimler neden kayıp?
Batı oryantalizminde batılıların görmek istediği bir oryantalist tablo çizilmişti. Oryantalist resimlerde yer alan harem sahnelerinin gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Sigara içen çıplak kadınlar, pembe yanaklı paşalar... Bu sebeple ben, kendi resimlerimi “o dönem resmedilmiş ama kaybolmuş” resimler olarak ele aldım.
Sizi temsil etmek üzere seçtiğiniz Paul Kasmin Gallery’nin Türkiye’dekil galerilerden farkı ne? Galerilerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Galerilerimiz iyi niyetle çalışıyor ancak istediğiniz kadar iyi niyetli bir galerici olun; muhatap olduğunuz kişiler sizin sisteminize uymuyorlarsa, sizin işinizi tanımıyorlarsa, işinizi Tahtakale esnafı veya bir iş adamı gibi yapmak zorunda kalıyorsunuz. Oysa galericilik ahlâwk gerektirir, belli bir duruş gerektirir. Ticaretini yapmaya çalıştığınız hammaddeniz sanat, sanatçı ise çok kırılgan. Nazik bir şekilde işi ele alabilmeniz gerekiyor. Burada sanatı içeriğinden ziyade bir yatırım aracı olarak gördükleri için sorunlar ortaya çıkıyor. Ayrıca Türkiye’de faturalı satış gerçekleştirmek çok zor. Sanat eserlerinden alınan vergiler hala yüzde 18. Plastik sanatlar şu anki iklimde destek gören bir olgu değil. Tüm bu kösteğin altında gelişmeye çalışan bir sektör var.