13 Ağustos – 5 Ekim tarihleri arasında Pera Müzesi’nde yer alan “Duvarların Dili: Graffiti / Sokak Sanatı” sergisini gezerken müzenin duvarlarında dolaşan isyankar ruhu hissetmiştim. Tıpkı yaz güneşinin enerjisini hissettiğim gibi…
1
Pera Müzesi’ndeki sergi “Duvarların Dili: Graffiti / Sokak Sanatı”nın açılışına giderken güneşi iliklerimde hissediyordum. Müzeye vardığımda buz gibi bir limonata ile ferahladım ve müzenin beşinci katına, basın toplantısının olacağı yere çıktım. Kürsünün etrafındaki bütün duvarlar graffitilerle doluydu. Kalın fontlu harflerin donattığı rengârenk duvarın tepesinde “Made in America” (Amerikan Malı) yazıyordu. Diğer duvar ise mavi üzerine beyaz boya sıçratmalarıyla doluydu. Yerde boya kalıntıları vardı. Kürsünün karşısında basın mensupları, kameralarıyla yerlerini almışlardı. Kalabalığın arasında göze çarpan değişik suratlar vardı. Bol bir pantolon ve tişört giymiş uzun saçlı bir çocuk, kasketiyle tarzını ortaya koyan bir başkası, dazlak kafası ve cüssesiyle ABD’li olduğu hemen anlaşılan başka bir adam… Evet, dünyanın dört bir yanında sokakları boyayan sanatçılar arasında olduğumu anlıyordum artık. Heyecan vericiydi. Farklı kültürlerden gelmişler, sanatlarıyla kendilerini kanıtlamışlar ve bugün eserlerinin yer aldığı sergi açılışı için Pera Müzesi’ne gelmişlerdi.