Serpil Yıldız, farklı tarzıyla dikkat çeken bir sanatçı Birçok çiziminde duygulara yoğunlaşan Yıldız, kendisine ilham veren İstanbul’un çok yönlü kimliğinin, çizimlerine olumlu biçimde yansıdığını söylüyor.
Ünlü ressamların (Picasso, Dali vb) ünlü resimlerine atıfta bulunduğunuz çizimleriniz var. Bu seride hayvan figürleri ortak nokta… Bu çalışmalarınızla ne yansıtmak istediniz?
Öncelikle sorduğum soru, “Bir insan hayatını neye benzetebilir?” Dali gibi bağımsız, Frida gibi savunmasız, Picasso gibi keskin, Da Vinci gibi meraklı bir insan ya da Van Gogh gibi olmak nasıl yansıtılabilir? İşte çizimlerimde de yansıttığım tüm bu hayvanlar, her bir sanatçının hayatından yola çıkarak yapmış olduğum çizimlerdi.
Çizimlerinizde (kaktüslü seri gibi) ters köşe yapıyorsunuz. Sanki karşıt duyguları birlikte yansıtıyorsunuz.
Evet, özellikle kaktüslü seride cinsellik ön plandaydı. Bastırılmak için bekleyen tüm duyguların aslında gizlenmesinin mümkün olamayacağı ve her zaman askıda kalacağını yansıtmak istedim.
İstanbul, yaratımlarınızda ilham vermek anlamında ne kadar etkili?
İstanbul’un ilham konusunda en avantajlı yanı, her anlamda birçok alternatif sunabilmesi… Bu sayede ortaya çıkan ve ardından harmanlanan çeşitli duygular tasarımlarıma da yansıyor.
İstanbul’da hangi semtler ve/veya yerler sizde aidiyet hissi uyandırıyor?
Semtlerin ötesinde, Avrupa ve Asya yakasını bağlayan deniz, bende aidiyet hissi uyandırıyor. Bu nokta benim için en özel kısım.
Çizim yaparken müzik dinliyor musunuz? Dinliyorsanız, ne tür müziklerden hoşlanıyorsunuz?
Bazen sessizlik içinde çalışır bazen de çalışırken keyifli hissedeceğim müzikleri dinlerim. Caz ve klasik müzik gibi…
Çiziminiz bizimle konuşsa bize ne söylerdi?
Dünyamın harmanlanıp da önüme sunulma biçimi olduğunu anlatır yani gerçekleri söylerdi.