Bu ay Moda’nın ilham kaynağı olarak sanata ve sanat eseri değerindeki koleksiyonlara göz atıyoruz.
Modaya yön veren en büyük unsurlardan biri de kuşkusuz sanat. Toplumsal olaylar, ekonomi, sosyolojik etkenler sanatı, sanat da modayı şekillendiriyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası mimariye büyük oranda etki eden Bauhaus akımı ya da 1600’lü yıllarda ortaya çıkıp tüm Avrupa’ya yayılan Barok gibi sanat akımları modernize edilerek sürekli karşımıza çıkıyor.
Sanat sadece modayı etkilemekle kalmıyor aslında öyle sanatsal anlar görüyoruz ki, bu bizi “Moda bir sanat mı?” diye düşündürmeye başlıyor. Örneğin Alexander McQueen’in 1999 Yaz Koleksiyonu’nu tanıttığı defile… Defile, podyumda dönen bir platform üstüne çıkan beyaz elbiseli bir mankenin etrafındaki robotlar tarafından boyanması ile büyük sanatsal bir şova dönüşmüştü. Bir de tabiki Viktor and Rolf 2007 Yaz Koleksiyonu. Ekonomik krizden esinlenerek hazırladıklarını söyledikleri koleksiyonda ikili tülleri değişik formlara sokup hepimizi şaşırtan heykelsi bir görünüme sahip olmalarını sağlamışlardı. Göreni adeta büyüleyen balo elbiselerinden oluşan bu koleksiyonla ilerde bir Met Gala temasının kendilerine adanmasını garantilediler.
Peki sanat, usta tasarımcıların koleksiyonlarında ve kıyafetlerinde etkisini nasıl gösteriyor? Belli başlı bazı sanat akımlarına hep birlikte bakalım.
sanatvemodagal
Tablo Görünümlü Elbiseler
Gerçek bir tablonun baskısına sahipmiş gibi görünen elbiselerden bahsediyorum. Bu konuda en iyi marka da Mary Katrantzou’dur. Her koleksiyonunu büyük merakla beklediğim tasarımcının elbiselerinde bir oturma odasının penceresinden bakabilir ya da kendinizi akvaryumda hissedebilirsiniz. Tablo görünümlü elbiselere yeni bir örnek vermek gerekirse Alice + Olivia’yı söyleyebiliriz. Markanın kreatif direktörü Stacey Bendet, sanatçı David Choe ile bir araya gelerek kapsül bir koleksiyon çıkardı.
2013 Ekim ayında “Maddenin Halleri Sergisi”nde Corridor isimli bir video art ile yer alan moda tasarımcısı Ayşe Deniz Yeğin, “Plastik Sanatlar okuduğum için sanattan ve akımlardan oldukça etkileniyorum. İleride yapmak istediğim şeylerden biri modayı sanatla ifade etmeyi başarabilmek’’ diyor.
Closh Butik’in tasarımcısı Serli Keçoğlu, sanat ve modayı ilişkilendirirken “Moda ile sanatın iç içe olduğunu düşünüyorum. Bir tasarımcı her zaman sanatın bir kısmından beslenir; müzikler, heykeller, sergiler, müzeler... Sanatın ilham vermediği bir koleksiyon düşünemiyorum” şeklinde konuşuyor. Serli Keçoğlu’nun favori moda akımı ise Empresyonizm.
Moda Tasarımcısı Nihan Peker ise son koleksiyonunda Fazıl Say’ın parçalarından etkilendiğini söylüyor, çok yönlü sanatçı Mercan Dede’yi de çok farklı buluyor. Peker, Japonya’da savaş sonrası ortaya çıkan bir mimari akım olan Metabolizm’i de hayranlıkla takip ediyor. Peker, “Sanat dediğimiz şey hayatın tamamına yansır ve sizinle şekillenir, yaşar. Ben genele yayılmış bir sanat anlayışına inanıyorum. Koleksiyonlarımı hazırlarken kendi iç sesimi dinlerim ve tabii dolaylı olarak sanat da beni etkiler” diyerek sanat ve modanın ne kadar paralel olduğuna işaret ediyor.
Çektiği fotoğrafları çok beğendiğim Jülide Güngör bir moda fotoğrafçısının filmlerden, kitaplardan, ressamlardan, değişik kültürlerden ve her türlü sanat akımından beslenmesi gerektiğini düşünüyor. Güngör, “Kübizm, gerçeküstücülük, fütürizm ve konstrüktivizm moda ile doğrudan etkileşim içinde olmuştur,’’ diyor ve ekliyor: “Örneğin son dönemde Newyork Metropolitan Müzesi’nde Alexander McQueen’in “Savage Beauty” çalışmaları da aynen Monet’ninki gibi sergilenmişti ki bu da moda ve sanatın etkileşimini bence çok net gösteriyor.’’
Moda fotoğrafçısı Lara Sayılgan bir sergideki renk ve şekillerden, izlediği filmin müziğine kadar birçok şeyden etkileniyor ve kendi gözünde sanat ve modanın iç içe olduğunu söylüyor. Dior’daki kreatif direktörlüğü süresince her sezon belli bir uygarlıkta mola veren John Galliano’nun Mısır temalı “2004 Couture” şovu ve Chanel’in Bizans esintili koleksiyonu Sayılgan’ın favorileri arasında yer alıyor.