Tanzanya’ya yaptığım Bu seyahatten sonra elimde fotoğraflar olmasa çok güzel bir rüya gördüm diyebilirdim.
15
Doğanın ortasında herhangi bir yerde yemek yeme şansınız olmadığı için otelinizden verilen yemek kutularının tadını çıkartabilirsiniz. Sonrasında doğanın içinde nefes alıp-verdiğimizi hissettiren flamingo kuşları, buffalolar, zebralar, pelikanlar, maymunlar, filler vs hepsi bize bu safaride eşlik edecek. Zaman zaman ben neredeyim, gerçek hayat nerede gibi cümleler içinizden geçecek. Sakin olun, gerçek hayat bu! Ertesi gün 40 kişinin yaşadığı Masai köyüne gidiyoruz. 12 karısı olan bu köyün sahibinin en büyük oğlu bizi karşılıyor. Aracımızdan iner inmez elini uzatıyor (aklınızdan doktorun sözleri ve hayatınız film şeridi gibi geçiyor) ama korkunun ecele faydası yok, tokalaşıyoruz! Klasik Masai dans şovunun arkasından bize evleri gezdirmek istiyor. Bu arada insanların yüzündeki bize karşı alaycı bakış gözümüzden kaçmıyor. Eve girip çıkmamız bir oluyor, koku dehşet! Tezekten yapıldığını (kurutulmuş sığır dışkısı) ve insanların da tıpkı evler gibi koktuğunu fark etmemiz, bittiğimiz an oluyor. Köyde su yok, bir ara yıkanırlarsa ne âlâ! Tuvalet yok, yatak yok, hijyenik hiçbir şey yok. Yani her şey çok doğal ve organik ötesi! Antibakteriyel jelle elinizi ovuşturmak ne kelime, içmek istiyorsunuz, ama her şeye rağmen merakımız onlara hızlı hızlı soru sormamıza sebep oluyor. Çok iyi İngilizce konuşan büyük çocuk meğer üniversiteyi ABD’de üniversiteyi okumuş. Açık sözlü kızlar olarak “Bambaşka bir dünyaya gittin, medeniyetin tam içine! Burada olmayan imkânlarda yaşadın, neden döndün?” sorumuza hayatımızın cevabını alıyoruz: “Geri dönmeyenler, KAYIP RUHLARDIR.”