Seyahatleri sırasında çektiği dönem mobilyalarının fotoğraflarından oluşan ‘Rönesansın Gizli Hafızası’ sergisi üzerine
Nihan Yardımcı Çetinkaya ile konuştuk.
Öncelikle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkürler. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Babam arkeolog annem ise ressam. Bir kız kardeşim var. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Özel Lisesi’nin ardından Bilkent Üniversitesi’nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümüne girdim.Daha sonra Boston College Sanat ve Tasarım bölümünden dersler aldım. Sonrasında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tasarım Bölümü’nde Lisans ve yine aynı üniversitede Yüksek Lisans eğitimlerimi tamamladım. Uzun yıllar iç mimari alanda çalışmalarımı sürdürdüm.
Yerli ve yabancı sergilerde yer aldınız. Bize biraz deneyimlerinizden bahsedebilir misiniz?
Yurt dışındaki sergi ve bienallere katılmak dünyada sanatsal alanda neler olduğunu görmek adına benim için çok önemli. Ancak bu şekilde evrensel bir sanat anlayışını yakalayabiliyorsunuz. Gördüğümüz ya da katılımcısı olduğumuz tüm sergileri küratör Brendan Cormier’ın da dediği gibi birer öğrenme alanı olarak yorumluyorum.
Sizi diğer sanatçılardan farklı kılan, başarımın nedeni budur dediğiniz şey nedir?
Multi disipliner bir sanatçı olmam diyebilirim. İlgi alanlarım ve yan mesleğim üretim sürecimde, öncesinde ve sonrasında meseleye farklı açılardan bakabilmemi sağlıyor. Örneğin iç mimarlık yaptığım dönemlerden malzemeyi çok tanıyorum. Farklı malzeme kullanmaya ve bu alanda sınırlarımız zorlamaya çalışıyorum. Bu yalnızca yaratıcı ve yenilikçi bir tatminden ziyade fazlasını arayan, araştıran bir süreç benim için.
Tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Çalışmalarınızda vermek istediğiniz mesaj nedir?
Bellek üzerine işler üretiyorum. Benim elimden çıkan her işin alt metninde mutlaka hafızayla ilgili bilgiler, keşifler yer alır. Bu çok derin ve beni heyecanlandıran bir konu. Kendimle ilgili de hayatımda bazı sebeplerden hatırlamadığım dönemler var belki bu yüzden de ilgi duyuyor ve üzerine gidiyorum. Bireysel hafızanın dışında toplumsal ve mekansal hafıza üzerine de çalışıyorum.
Şu an üzerinde çalıştığınız başka projeniz var mı?
Yeni bir yurt dışı projesi var. Yine bir dönemin hafızasını ele alacağım, kaybolmuş dönem sembollerini yeniden işleyeceğim bir proje olacak. Rönesansın Gizli Hafızasında’ki gibi gördüklerimiz biçim ve sembollere dair gözün dolaştığı, gezindiği şifrelere dönüşecek.
Etkilendiğiniz ve örnek aldığınız sanatçılar var mı?
Canan Tolon ve Anselm Kiefer hayranlıkla takip ettiğim isimler.