1970’lerde New Yorkta, ardından da Londra’da ortaya çıkan Punk akımı şimdilerde yine çok konuşuluyor. Ünlülerin kıyafetlerinde, dergilerin kapaklarında, ve müzelerde kendini gösteren Punk’ın dününü ve bugününü araştırdık.
PUNK & MODA
Punk’ın gündemimize oturma sebebine ve modadaki etkisine geri dönecek olursak Vivienne Westwood ve Marc McLaren’ın “Sex” isimli butiğinden bahsetmemek olmaz. Sex 1974-76 yılları arasında King’s Road Londra’da açıldı ve Punk hareketinin modasını yarattı. Provakatif görsel ve sözlerin bulunduğu tişörtler, fermuarlı, çengelli iğneli kıyafetler, yırtılmış parçalanmış parçalar “Sex”te hayat buldu. Punk o gün bugündür modaya ilham vermeye devam ediyor. The Clash’ın bas gitaristi Paul Simonon bu durumu şöyle açıklıyor: “Punk, seyircinin binlerce pound harcamadan yaratabileceği bir görünüş tarzıydı. Kendinizi istediğiniz şekilde ve formda ifade edebiliyordunuz.”
Belki de Punk’ın kalıcı bir etkisinin olması bu ulaşılabilir “kendin yap” konseptine dayalıdır. İngiliz küratör Andrew Bolton da moda ve Punk’ın benzerliğine tam bu noktada işaret ediyor. “Do it yourself” (Kendin yap) ve “Houte couture (Kişiye özel!)” Sonrasında da Punktan esinlenen Karl Lagerfeld’ler, Balenciaga’lar, Balmain’ler var. Tasarımlara payet, tüy gibi geleneksel aksesuarlar yerine fermuarları, çengelli iğneleri, yırtıkları getirenler. Liz Hurley’nin giydiği, Gionni Versace tasarımlı “Çengelli İğneli Elbise” unutulmaz. Metropolitan’da da sergileniyor tabii.