Tüm zamanların en baştan çıkarıcı parfümü Chanel No. 5’in tarihi, Palaıs de Tokyo Parıs’te sergilenirken, parfümün arkasında yatan kültürü anlamak adına geçmişten günümüze masalsı bir yolculuğa çıktık. 

10

Image 2 of 12

AŞK

1920’lerden itibaren dünyanın en çok satan parfümü No. 5 modaya ve zamana adeta baş kaldırır. Mademoiselle Chanel sonsuz feminenliğin formülünü bulmuş ve kadınların ruhu ile koku arasındaki simyayı yaratmıştır. Aslında bu karışımın sihrini çözmeye çalışmak bugün bile manasız bir çabadır çünkü tıpkı aşk gibi, parfümün arkasında birbirinden önemli birçok sebep yatmaktadır. En etkilisi de aşkın ta kendisidir ve o da Chanel’in hayatının aşkı, İngiliz iş adamı ve polo şampiyonu Arthur Capel’dir. Capel okumaya çok meraklıdır ve bu huyunu Chanel’e de bulaştırır. Karşılıklı bir çekim vardır aralarında. İlişkileri Capel’in evli olmasına rağmen 1908 yılında başlar ve 1920’nin 22 Aralık gecesine kadar devam eder. O gece Capel Noel kutlamaları için eşiyle buluşmak üzere Chanel’i Paris’te bırakır ve geçirdiği araba kazasında ölür. Sonrasında Chanel sessizliğe bürünür. Paylaştıkları kitaplara gömülür. Ölümün ötesinde bir diyalog sürdürmeye devam eder sevgilisiyle. Bu büyük kayıp bir önsezinin ilhamı olacaktır. Chanel de bunu ilk parfümü Chanel No. 5’i yaratırken ortaya koyar. Parfüm, Chanel’in yaşadığı, kaderiyle yakından bağlantılı olan yokluk ve boşluk hisleriyle onu şiddetle sekteye uğratan ama hayatı boyunca üzerine titrediği sevgisinin anısı adına doğar. Büyük bir kederi büyük bir esere dönüştürür, sonsuz bir parfüm yaratmış olur. Bu sonsuz formülün gizeminde ise beş gerçek yatmaktadır ve hepsi de birbirinden özeldir.