CD’lerin çıktığı zamanlarda herkes onların miadını doldurduğunu düşünmüştü. Ancak zaman onları haklı çıkardı. İnsanların doğal sese duyduğu özlem, onların eskisinden daha güçlü şekilde hayatımıza dönmesini sağladı.
plakgal1_0
1898’de taş plaklar çıktı
Bizleri gramofonla selamladıklarında tarihler 1885’i gösteriyordu. Tabii pikapların gelişimi plaklarla doğru orantılı oldu. Bizim bugün taş plak dediğimiz plak türünün ilk seri üretimine 1898 yılında Almanya’da başlandı. 1910 yılında itibaren yeni karışımların ortaya çıkmasıyla daha geniş çaplı plaklar yapılmaya başlandı. 10 inç’lik (yaklaşık 25.4 cm) plakları 12 inç’lik (yaklaşık 30.5 cm) plaklar izledi. 1954’de tüm plak şirketlerinin tam anlamıyla 45 devir standardına geçmesi ile 78 devir dönemi de kapandı. Hemen ardından 33 devir standardı ortaya çıktı. 1950’lerde plak malzemesi de değişerek yerini plastiğe bıraktı. Pikaplar ise asıl büyük gelişimini 1970’lerin sonunda yaşadı.
2. Dünya Savaşı’nın ardından popüler oldular
Ancak onların asıl zirveye çıkışı 2. Dünya Savaşı’nın ardından oldu. Müzik endüstrisi ve radyonun gelişimi, bunun yanında plak basımındaki gelişmeler ve seri üretimin getirdiği fiyat düşüşleri daha fazla ailenin pikap sahibi olmasını sağladı. Ülkemizde ise 1970’lerle birlikte evlerdeki yerlerini aldılar. Ancak aslında ne büyük ironidir ki Türkiye’de plaklar altın günleri CD’lerin ortaya çıkmasıyla yaşadı. Cezayirli o dönemleri şöyle özetliyor: “Herkes hızla CD alıp plak satarken koleksiyoncular önemli arşivler yaptı. Bugün 1970’lerde icra edilen Türk rock müziği (bilinen ismiyle Anadolu Pop) örneklerinin birçoğu yabancı koleksiyonerlerin elindedir. Bu süreç devam ettikçe plak fiyatları ülkemizde artmış, çoğu elektronik firması pikapları ülkemize getirmeyince cihaz konusunda da sıkıntılar yaşanmıştır. Bu da genç nesillerin kısıtlı bütçeleriyle plak dinlemenin zevkini yaşamalarını engellemiştir.”