İstanbul’un en eski ve en hareketli semtlerinden Nişantaşı’nda açılan Müstesna Kafe misafirlerini evinde hissettirecek şekilde tasarlanmış. Kapıdan içeri girdiğinizde bir kafeye değil, en sevdiğiniz dostunuzun evine misafirliğe gelmiş gibi hissediyorsunuz. Tüm bu samimiyeti ve sıcaklığı sağlayan ise kafenin amatör bir ruha sahip olması. Bir mimar ve seramik sanatçısı burayı açarken, eski dostların buluşma, yeni dostlukların oluşma noktası olarak tasarlamış.

Dostlukların değişmediği bu mekanda sizi her gün değişen bir menü karşılıyor. Belki bir gün geldiğinizde kafe sahibinin menüde olmayan limonatasını veya dumanı üstünde kurabiyesini deneyebilir, her uğradığınızda farklı bir yörenin kahvesini istediğiniz demleme metodu ile içebilirsiniz.

İkinci el sanat eserleri ve antika eşyaların, elişi tasarım ürünlerinin de buranın bir parçası olması, tüm bunlara istediğinizde sahip olabiliyor olmanız kafeye bambaşka bir keyif katıyor. Kahve içtiğiniz kupadan, oturduğunuz koltuktaki mindere kadar her şeyi aslında satın alabilirsiniz. Müstesna’nın sahipleri mekanlarının ruhunu şöyle tanımlıyor; “Burası günlük telaşın içinde sevgiyle karşılanıp, tebessümle uğurlanacağınız huzurlu bir kafe.”  Ekibin baristası da, hasta olduğunuzda bir tas çorba ya da bir fincan kış çayı içebileceğiniz komşu evi olarak tanımlıyor kafeyi. Siz de buraya misafirliğe gelmek istiyorsanız, sabahtan akşam 10’a kadar Vali Konağı Caddesi, Prof. Dr. Orhan Ersek Sokak, 3/A’da kapıları açık, bekliyor olacaklar.