Türk Kahvesinde Bir İstanbul
İstanbul’da yaşayan hintli Mukund İyer, hayat felsefesinden aldığı ilhamla harika çizimlere imza atıyor. İstanbul’da bir türk kahvesi fincanının içinde çizen Mukund İyer, Türkiye’deki annelerin şefkatli yaklaşımlarına ise bayılıyor.
İstanbul’un neresi sizin mekânınız?
İstiklal Caddesi’ni çok seviyorum çünkü hem birçok kültürün eridiği bir pota hem de şehirdeki kaos ve düzenin küçük ölçekli bir hali.
Kendinizi en iyi hissettiğiniz ve kendinizi ait hissettiğiniz yerler neresi ve neden?
Denizin nemi bana kendimi evimde gibi hissettiriyor. Boğaz’da mısır yiyerek yürümek tüm duyularıma hitap ediyor. Beni iyi hissettiren bir başka şey de Türkiye’deki şefkatli anneler. Arkadaşlarımın anneleriyle vakit geçirmek çok hoşuma gidiyor. Bu toprakların isminin “Anadolu” oluşuna şaşırmamak lâzım…
Şehre nereden bakıyorsunuz, ne görüyorsunuz?
Şehre yabancı bir sanatçının gözünden baktığımda yaratıcı devrim hikâyeleri görüyorum.
İstanbul sizin için nasıl bir şehir ve siz bu şehri nasıl, kiminle yaşıyorsunuz?
İstanbul’u bir çocuğun merakıyla geziyorum, bence İstanbul Heraklitos’un “Değişmeyen tek şey değişimdir” sözünü çok iyi temsil ediyor.
İstanbul’da sevdikleriniz ve sevmedikleriniz?
Çiğköfteye bayılıyorum ve çiğköfte bulamadığım yerleri sevmiyorum. Yani sevmediğim pek bir yer de yok aslında.
MUKUND İYER (MUKUNDOOM) KİMDİR?
Kendisini “sosyal sanatçı ve biyo-mimar” olarak tanımlayan Hintli Mukund İyer (Mukundoom) özgeçmişini anlatmak yerine bizi bugüne davet ediyor ve çizimlerine de hayat veren felsefesini özetliyor: “Her zaman bir çemberle çizimime başlarım. Bu çember bütünlüğü ve istikrarı temsil eder. Sonrasında enerjinin benim üzerimden kâğıda akmasına izin veririm ve özgürlük bir kalem darbesiyle kendini siyah ve beyaz çizgiler halinde gösterir. Şu anda farkındalığımın beni ruhani bir yola götürdüğü bir yerdeyim ve çizimlerim de bu ruhani dünya ile gerçeklik arasındaki bağlantıyı kuruyor. Bana kalırsa çizimlerim görenleri ‘an’a çekiyor ve içlerindeki çocuğu uyandırmalarına yardımcı oluyor.”