Festivale katılanlar hep vizyon sahibi isimler. İstanbul’daki farklı kültürlerin bir araya gelmesi gibi. Karşımıza Zaha Hadid de çıkıyor, Goga Ashkenazi de, JR da, Ryan McGinley ve Meltem Cumbul da. Dengeyi nasıl tutturuyorsunuz? İsimleri nasıl belirliyorsunuz?
“Kültürel mozaik” kavramı festivalin ana çatısını oluşturuyor. Festival katılımcıları özelinde en hassas noktamız, kültürel miraslarını, gerek ait oldukları coğrafyada gerekse o coğrafya dışında, (farklılıklarını sürdürerek) korumayı başaran ve bunu yaparken de kökenlerine ait özellikleriyle dünyayı da etkilemeyi başaran sanatçıları bulmak; bu sanatçıları İstanbul’da buluşturarak onların farklı seslerini ortaya çıkarmak… Biz festivalle bu farklı kimliklerin sanatlarına ve sanatları aracılığıyla dünyayı nasıl etkilediklerine dair daha derin bir kavrayış sağlamayı ve anlatmayı hedefliyoruz. Festival kapsamında her sene davet ettiğimiz isimler de bu niteliklere sahip ve her sene belirlenen festival temasında öne çıkarmak istediğimiz kişiler olarak belirleniyor.
Tim Walker ve Stefano Tonchi’nin birlikteliği benim için fazlasıyla ilham vericiydi ancak geriye dönüp baktığımda beni en heyecanlandıran konuşmaların Jefferson Hack ile Pınar Yolaçan ve Mario Sorrenti ve Cecilia Dean olduğunu hatırlıyorum. Biraz Interview dergisinin röportajları tadındaydı. İsimleri doğru kişilerle bir araya getirmek de kolay olmasa gerek.
Evet, bu eşleşmeler bizi de heyecanlandırıyor. Tema ekseninde belirlenen katılımcıların panel konuları ve birbirleriyle olan eşleşmeleri de festivalin heyecan verici ve keyifli bir diğer unsuru. Farklı disiplinlerden sanatçıların kendi aralarında yaptıkları işbirlikleri ve diyaloglar festivalin en önemli özelliği. Bu dengeyi kurarken farklı görüşlerde ya da kulvarlarda isimleri yan yana getirmeye çalışıyoruz ve ortaya çıkacak sonucu biz de sizin gibi merakla bekliyoruz.