Yan komşunuzun sizi tanıdığı, pazara giderken seslendiği, ikramda bulunduğu bir semtte yaşamaya ne dersiniz? Cevabınızı duyar gibiyiz. O zaman sizi zamanın adeta geçmişteki gibi aktığı Balat sokaklarında kısa bir gezintiye davet ediyoruz.
balat03_0
TEK DİLEK, SEMTİN MAYASI DEĞİŞMESİN
İki buçuk yıldır Balat sakini olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim bölümü öğrencisi Ece Öz, Balat’ın hisli bir semt olduğunu söylüyor. Freelance illüstrasyon ve sahne tasarımı yapan Öz, Balat’a yerleşme hikâyesini de şöyle anlatıyor: “İstanbul’da ilk kez taşınacağım için epey bir ev bakındım. Balat’a, hocamın atölyesini ziyaret ettiğimden aşinaydım. Mahalleyi biraz dolaştım farklı saatlerde. Dışarıdan bilindiği gibi değil. Kısa sürede alıştım. Mahalle bakkalım, manavım, semt pazarım var. Zaman adeta geçmişte akıyor. Mahalle bakkalında çocukluktan kalma Cico ve Yumiyum bulabiliyorsunuz, daha ne olsun.” Aynı hislere kapılıyorum ben de. Başka bir zamanın başka insanlarıyla birlikteyim Balat’ta ve bunun değişmesini istemiyorum. “O semt öyle kalmalı” diyorum içimden. Balat’ın çarşısına doğru ilerlerken sağda mis gibi kokuların geldiği Tarihi Taş Fırın Evin Unlu Mamulleri’ne uğruyorum. 1923’ten bu yana hizmet veren dükkândan içeri girdiğimde güler yüzüyle Cemile Evin karşılıyor beni. Anlatıyor “Evin”in hikâyesini: “Rumlar’dan bize geçmiş. Evin bizim soy ismimiz. 1960’ta devraldık burayı.” “Böyle uzun yılar boyu nasıl devam etti” diyorum, “Ailecek buradayız, işimizi takip ediyoruz. Tabii ürünlerimiz güzel, katkı maddesi kullanmıyoruz” diyor.