Serginin genel kavramsal çerçevesi sanatçılara neler düşündürdü?
Sanatçılar, belli dönemde yaşadığını bildiğimiz kişilerin, bir mekânın veya doğanın hafızasından yola çıkarak ve bu alanın sadece bir kısmını tarayarak, sergide çeşitli izler üzerinden okumalar sunan analojik bir çerçeve oluşturuyor. Hafızanın kavramsallaştırılması olarak tanımlanan “post memory”, belli bir deneyim veya travmanın ikinci/üçüncü kuşakların hafızasına olan izdüşümünü çalışma alanı olarak alıyor. Birebir tecrübe edilmeyen ama parçası olunan bir geçmişi araştırıyor, dokümanlar, anlatılar üzerinden aktarılan ya da hiç aktarıl(a)mayanlar üzerinden tarih yazımlarına bakıyor ve algının nasıl dönüştürüldüğünü irdelemeye çalışıyor.
Aynı zamanda serginin küratörlüğünü de sen üstleniyorsun. Sanatçı olarak küratörlük görevini üstlenmek nasıl bir deneyim oldu?
Açıkçası sergi sürecinde en çok zorlandığım konulardan biri bu oldu. Küratörlüğü ayrı bir sanat üretimi gibi düşünüyorum ve bunu sanatçılarla kolektif bir noktaya taşımak çok önemsediğim bir konu oldu. Aslında bu kurgunun kafamda çok net olduğunu söyleyebilirim ama biraz zaman kısıtlamasından dolayı mekân üzerinden belli ölçüde gerçekleştirebildiğimizi düşünüyorum. Bu kolektif çabayı daha çok Ekim’in ilk haftası basılacak kitap üzerinden şekillendiriyoruz. Sebald’ın Austerlitz kitabındaki bir not üzerinden yola çıkarak hafızaya ve onu taşıdığımız ortak zeminlere dair ortak bir metin oluşturmaya çalışıyoruz. Bu arayışın içinde olmanın da hepimize çok iyi geldiğini söyleyebilirim.
İleriye yönelik projelerin neler, seni nerelerde göreceğiz?
Açıkçası kendi kişisel işlerim için çok plan yapabildiğim bir dönemde değilim. Bu süreçte daha kolektif üretimler içinde olacağımı tahmin ediyorum. Farklı şekillerde birlikte hareket edebileceğimiz yapılar kurmak ve o yapıların bir parçası olmak beni çok heyecanlandırıyor. Yakın bir zaman önce Deniz Uludağ ve İlker Alp ile birlikte kurduğumuz yeni bir platform var: “Karşılaşmalar.” Farklı yaratıcı endüstrilerde çalışan kişileri çeşitli projeler etrafında bir araya getirmeyi hayal ettiğimiz yeni bir platform kurmaya çalışıyoruz. Fikirler üreten, geliştiren bir atölye gibi çalışmasını istediğimiz bu yapı, farklı ekiplerle bir araya gelerek projeler geliştirecek ve üretimleri yönlendirecek. Dolayısıyla, “Karşılaşmalar”ın hayata geçireceği herhangi bir proje sadece onu kuran çekirdek kadroya ait olmayacak ve daha kapsayıcı bir yapıya dönüşebilecek.