Bir anlamda bu tartışma konuları üzerine düşünmek için sanatçıların bir araya gelerek oluşturduğu Rec Collective inisiyatifinin de kurucularından birisin. Nasıl bir araya geldiniz?
Aslında 2008 yılında fotoğraf ve film alanında bireysel üretimler yapan sanatçıların yan yana geldiği kolektif bir yapıyız. Kuruluştaki asıl önceliğimiz üretimlerimizi birbirimizle paylaşıp üzerine konuşmaktı. O dönem Selim Süme, Melisa Önel ve Serkan Taycan’la birlikte ortak bir çalışma alanına ihtiyaç duyuyorduk. “Birlikte neler yapabiliriz?” sorusu üzerine düşünmek, bizi kolektif olarak üretmek istediğimiz yayınlar ve basılı mecra üzerine odaklanmaya yöneltti. Özellikle işbirlikleri kurabileceğimiz üretimleri önemsemeye başladık.
Rec Collective’de bu aralar neler oluyor?
Önümüzdeki Kasım ayında Selim Süme ve Özgür Öğütcen’in, “Tekerrür” ismini taşıyan yeni kitabını yayınlayacağız. Buluntu fotoğrafların yeniden üretilmesiyle ortaya çıkan bu kitap, fotoğrafın temsil becerisini ve bakış üzerinden karşısındakini konumlamamızı sorguluyor. Ayrıca bir süredir devam ettiğimiz “Gelmiş Bulundum” adlı bir dizi buluşma var. Paylaşmak, dertleşmek ve anlamak istediğimiz ortak bir konunun etrafında bir araya geliyoruz. Bazen birimizin evinde 3-5 kişiyle, bazen de açık duyuru ile daha kalabalık toplanabileceğimiz mekânlarda toplanıyoruz.
Son zamanlarda başka kolektif bir çalışma içinde de yer aldın. “Hafızayı Taramak” sergisinde pek çok sanatçı bir araya geldi ve beraber çalışarak işlerini sergiledi, bu süreç nasıl gelişti?
Yüksek lisans tezim üzerine çalışırken aracısız hafıza alanının bugünü nasıl şekillendirdiği ve kurgulanmış tarih ile hafızanın siyaseti arasındaki yelpazede kalan aktarımların nasıl farklılaştığı üzerine düşünüyordum. Sergi fikri ortaya çıkınca bu vesileyle kolektif bir düşünme ve tartışma alanı açmak fikri beni heyecanlandırdı. Hafıza söz konusu olduğunda algının nasıl kontrol edilebildiğini günümüz koşullarında da gözlemleyebiliyoruz. Tarihin tekerrür edişi, kişisel olanın kolektif ve kültürel hafızamıza etkisi, bunun içindeki mücadelede özellikle yan yana gelme isteği ve aslında süreçte sürekli hissettiğimiz sıkışmışlık duygusu üretimleri etkiledi. Hafıza alanına bir anlamda çomak sokan işler üreten sanatçılarla üretimlere devam ettiğimiz bir süreç kurgulamaya çalışıyoruz. Sergiye paralel konuşmalarla da hafızalarımızı diri tutmak için bir denemede bulunmak ve birbirimize yola devam etme yollarını öğretmemiz için kullanılabilecek yöntemler üzerine düşünmek istedik diyebilirim.