Bugüne kadar okuduklarınız ve izlediklerinizden farklı bir şey arıyorsanız sizin için seçtiğim manga ve animeler hayatınıza renk katabilir. Borusan Contemporary’de 21 Ağustos’a kadar görülebilecek “Teamlab: Sanat ile Fiziksel Mekânın Arasında” sergisi, bu kültürü daha iyi tanımanızı sağlayacak.
Japon kültürüne tam olarak hâkim olduğum söylenemez ancak anime ve manga serilerini takip etmeden duramıyorum. Bir anime çıkıyor, bölümleri kısa olduğu için hızlı bitiyor. İkinci sezon gelene kadar beklemek benim için o kadar zor ki dayanamayıp aynı animenin mangasını okumaya başlıyorum. Bir dizinin yeni bölümünü bekleme stresini yaşamaktansa aynı serinin manga ve animelerini takip etmek, aradaki küçük farkları gördükçe mutlu olmak çok daha eğlenceli. Tabii ki anime ve manga uyumu her zaman bu kadar mükemmel olmuyor. Animesi yüzünden hayal kırıklığına uğrayıp mangasından soğuduğum seriler de var. Bu yüzden mangası ve animesiyle birlikte güzel olan serilerden bahsedeceğim.
FULL METAL ALCHEMIST: Öncelikle bu serinin bir manga, iki anime serisi var. Kafanız karışmasın, manga yayımlanırken aynı anda animeyi yayınladılar ancak anime, mangaya göre o kadar hızlı ilerledi ki animeyi orijinal hikâyesini beklemeden devam ettirerek bitirdiler. Manga serisi tamamlandıktan sonra bir de mangadaki orijinal hikâyeye uyumlu bir anime yapmak istedikleri için “Fullmetal Alchemist Brotherhood” serisini çektiler. Harika bir fantastik anime olduğu gibi 2. Dünya Savaşı’ndaki insanlığa da muhteşem bir eleştiri. Mangası da animesi de mükemmel. Ancak iki anime serisini de izleyecekseniz önce “Brotherhood” serisini izleyin. Çünkü hikâyesi daha dolu ve güzel ancak görseli ve müzikleri daha zayıf. Bu nedenle önce ilk anime serisini izlerseniz sonra gözleriniz ikinciye alışmakta zorlanacaktır.
AO NO EXORCIST: Bu serinin animesi hikâyenin tadını damağınızda bırakıyor. Öyle ki animeyi izledikten sonra mangayı okumamanıza imkân yok. İlk başlarda fantastik bir gençlik animesi gibi görünse de hikâye ilerledikçe daha fazla seviyor ve kendinizi iyi ve kötü arasındaki dengeyi düşünürken buluyorsunuz. İlk bölümlerde biraz sabırlı davranın.
SHINGEKI NO KYOJIN: Aslında bu seri tek bir cümle ile açıklanabilir: Anime serisinin yönetmeni Tetsurō Araki. Bu kadar kusursuz bir seri olmuşken neden animesine devam etmiyor bilmiyorum. Harika bir distopik hikâye, insanlık tarihine harika bir eleştiri. Manga ve animeyi paralel götürmenizi tavsiye edeceğim belki de tek seri. Manganın ağırlaştığı noktalarda animeyle kendinizden geçebilirsiniz. Filmi de var ama “genelde” anime filmleri beni hayal kırıklığına uğrattığı için izlemeye cesaret edemedim doğrusu.
ONE PUNCH MAN: Anime dünyasındaki yenilmez kahramanlardan ve abartılı hatları olan kadınlardan bıktınız mı? “One Punch Man” okuyun, izleyin. Süper kahraman kültürünü bu kadar güzel eleştirirken, bu kadar harika bir iş çıkarılamazdı. “One Punch Man” bugüne kadar izlediğiniz ve okuduğunuz her şeyden tamamen farklı. Market indirimlerini kovalayan ve gazeteden kupon toplayan süper kahramanımız Saitama ile kesinlikle çok eğleneceksiniz.
ANSATSU KYOUSHITSU: Geçen sene her hafta sabırsızlıkla beklediğim anime serisi yazın sezon finalini yapınca dayanamayıp mangasını okumaya başladım. Şu an animenin ikinci sezonu yayımlanıyor. Eğitim sistemi, küreselleşmiş sistem, insan egoları, psikolojik çatışmalar… Her detayda farklı bir hikâye bulabileceğiniz çok keyifli bir seri. Manga ve anime paralel gidiyor, bu yüzden animeden başlayıp aynı anda mangayı okumaya çalışırsanız sıkılabilirsiniz. Manga ile başlamanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Bu listedeki tartışmasız favori serim bu.
Bu serileri takip ettikten sonra Japon kültürünü ve görsel dilini daha yakından tanımak isterseniz “teamLab: Sanat ile Fiziksel Mekânın Arasında” isimli sergiye gitmenizi öneririm. Sergi, 21 Ağustos’a kadar Borusan Contemporary’de ziyarete açık. Dijital teknoloji ile bu kültürün sembollerini çok daha iyi algılayabileceğinizi hatta yeni bir bakış açısı kazanacağınızı düşünüyorum. Bu sergiyi izledikten sonra animeleri çok daha farklı bir bilinçle takip edeceksiniz. Yine de gitmeden önce kültüre biraz hâkim olmanız gerekiyor yoksa sizin için anlamsızlaşabilir.