Tüzel kişilerden kahraman olur mu? Kurucu ve çalışanları “insan” ise elbette.
Kiğılı, çok eskiden bir yerde okuyup söylemekte hayli zorlandığım ve ismini teessüf ede ede ezberlediğim bir tüzel beyefendiydi. Böyle tekerleme odaklı bir ilişki olarak kaldı bizimki. Yakın zamanda ormana terk edilen köpeklere kulübe yaptırdığını öğrenene kadar. Bir anda telaffuz yeteneğim sıçrama yaşadı.
Erkek giyim markası Kiğılı (şimdi nasıl rahat söyleyebiliyorum, bir duyabilseniz!), Kurtköy civarında ücra bir bölgeye terk edilen köpeklere beslenme ve barınma desteği vermeye çabalayan Sessizliğin Sesi Yaşam Hakları ve Dayanışma Derneği ile birlikte geçen yıldan beri “Farkındaysak Hayattalar” projesini hayata geçiriyor. Kiğılı ekibi reklam malzemelerini kullanarak kendi elleriyle kulübeler yapıyor, bölgeye yerleştiriyor, yiyecek desteği veriyor. Fakat bütün bunları tantanayla duyurmaya yanaşmıyor. Firmanın Reklam ve Yeni Medya Yöneticisi Tolga Şaylıman, yazılmaması şartıyla aktardığı yıllardır düzenli sürdürülen insan odaklı sosyal sorumluluk faaliyetlerini anlatırken, Kiğılı’nın bu konudaki temel prensibinin “bir elin verdiğini diğer el görmemeli” olduğunu söylüyor.
Ancak konumuz hayvanlar, yani en alt sınıfın da altı, toplumun dibi olunca böylesi projeleri olabildiğince duyurmak gerekiyor. Çünkü sokak hayvanları pis değil, hastalık saçmıyorlar, dolayısıyla onları sevip korumanın dışlanılmayı gerektirecek bir faaliyet olmadığı tüm toplumca görülmeli. Toplumsal baskıyı yaşam hakkını savunanlar değil, “Sevmiyorum!” diye sevgisizliğini açıklamaktan utanç duymayanlar hissetmeli. Bu bilince giden yol, sevgiyle yapılan ve karşılığı sadece sevgi olan bu eylemleri paylaşmaktan geçiyor. Gerçekten de, firmanın sosyal medya takipçileriyle paylaştığı bu süreçle ilgili şimdiye kadar alınmış hiçbir olumsuz tepki olmamış. Buna karşılık, teşekkür için mağazaya mama getiren müşteriler olmuş, hem de bir iki kişi değil, yaklaşık 40 kişi.
Kiğılı Pazarlama Direktörü Sedef Gedikli, geçen yıl başlatılan ortak projeyi “Doğal yaşam alanları günden güne daralan ve ıssız alanlara terk edilen sokak hayvanlarının sorunlarına çare, yalnızlıklarına destek olmak amacıyla Kiğılı ailesi olarak #FarkındaysakHayattalar projesi için tek yürek olduk. Bu yola çıkarken hedefimiz kurumsal vatandaşlık bilincini şirket bünyesinde geliştirmek ve sosyal sorumluluk projelerimizle canlılara ve doğaya olan saygımızı gösterebilmekti. Tamamen saf ve amaca odaklı bir çalışma” diye özetliyor.
Bu proje yeni sayılsa da Kiğılı’nın sokak hayvanlarıyla çok eskiye dayanan enteresan bir bağı var. “Şimdiye kadarki tüm kataloglarımızda hayvan oldu” diyor Tolga Şaylıman. Mesela, Bozcaada’da yapılan çekimlerde ünlü Pakize köpek iki gün boyunca ekibe eşlik etmiş, hatta son gece düzenlenen eğlenceyi mankenlerin kucağında tamamlamış. “Seti bozdu, üç saatime mal oldu. Olsun. Döndükten sonra teşekkür olarak Pakize ve arkadaşlarına yemek gönderdik” diye gülerek anıyor o çekimi.
Kiğılı’nın 600 kişilik yemekhanesinden çıkan artıklar her gün Tepeören’e dağıtılıyor. Bu bölgede altı ay kadar önce buldukları bir köpeği de sahiplenip ofis köpeği yapmışlar. Adı Paşa. Geldiğinden beri 13 kilo almış, doymak bilmeyen bir danacık.
Darısı midesi aç, nice sokak dostumuzun başına. İnsan kalbinin açlığını fark edebilse, kabul edebilse, yeryüzü sofrası hepimizi doyuracak aslında.