Assouline
Assouline, temelleri Paris’te atılan yabancı bir yayınevi. Sonraları yayınevi büyüdükçe ana merkezi New York’a taşınıyor. Diğer yayınevlerinden en önemli farkı; yayınladıkları kitapları kitapçılarda değil yalnızca kendi kitabevlerinde satışa sunmaları. Bir moda evi konseptinden izler taşıyan Assouline, bahar ve yaz olmak üzere senede iki defa koleksiyon tanıtıyor. Kitapları bilenler tarafından lüks olarak tanımlanıyor ancak yayınevinin Bebek’te bulunan butiğinde “Culture is not a luxury but a neccesity” (Kültür lüks değil bir ihtiyaçtır) yazısı dikkatimizi çekiyor. Aslında Assouline için gerçekten lüks olan tek şey; her kitap için konunun ehli bir yazar, çok özel bir fotoğrafçı ve kendi tasarımcılarıyla çalışmaları…
Assouline’in dünyadaki tüm mağazaları aynı tasarıma sahip. Butiklerine girdiğinizde iyi mimarlar tarafından tasarlanmış, kaliteli ama aynı zamanda sıcacık bir evin içerisinde hissediyorsunuz kendinizi. Bu evin kocaman bir kütüphanesi, şık bir koltuğu, dikkat çekici antika aksesuarları, kırmızı duvarları ve kendine has bir kokusu var. Bu koku, Assouline’in kendi ürettiği kitap kokulu mumlardan yayılıyor butiklere. Kitaplar ise dünyanın her Assouline butiğinde “Mondrian” adını verdikleri kütüphanelerde sergileniyor. Mondrian kütüphanelerin özelliği, misafirlerin kitapların ön kapağını görebilecekleri şekilde tasarlanmış olması. Dolayısıyla görselliğin ön planda olduğu coffee table book’lar için oldukça doğru bir tercih diyebiliriz bu kütüphanelere.
Türkiye’deki Assouline’in kuruluş hikâyesi ise oldukça enteresan. Butiğin sahibi İrem Kınay, uzun yıllar New York’ta yaşamış bir isim ve aynı zamanda sıkı bir Assouline takipçisi. Şans eseri bir ortamda Assouline’in sahibi Prosper Assouline ile tanışma fırsatı buluyor ve İstanbul’da bir butik açmaları için onları ikna etmeye çalışıyor. Uzun çabaları sonucunda teklifi kabul ediliyor, ancak yayınevinin bir şartı oluyor: İstanbul’da açacakları Assouline mağazasını Kınay’ın yönetmesi! El sıkışmalarının ardından ilk olarak Bebek mağazası açılıyor, ardından City’s Mahalle’nin kitapçısı oluyor. 2012’de ise Zorlu Center’daki Beymen Home’un içerisindeki yerini alıyor.
Bu arada… Assouline Türkiye’nin bu hızlı büyümesi sadece kitabevi bazında olmamış. Altı yılda altı kitap yayınlanmış. Bunlar da Serdar Gülgün’ün Kapalıçarşı esnafının hikâyelerini anlattığı “Grand Bazaar”, İstanbul mimarisine siyah beyaz gözlerle bakmamızı sağlayan “The Light of İstanbul”, Osmanlı padişahlarının portreleri ve kaftanları üzerine detaylı bilgilere ulaşabileceğimiz “Sultans”, Osmanlı sarayındaki dekorasyon, moda ve hayat tarzının şıklığıyla tanışacağımız “Ottoman Chic”, Vivienne Becker’ın takı tasarımı ile ilgili olarak Sevan Bıçakçı’yı anlattığı “The Impossible Collection of Jewelry” ve denizaltındaki yaşama Mustafa Koç’un fotoğraflarıyla bakmamızı sağlayan “Silent World”… Üstelik dünyada da oldukça başarılı olmuş bu kitaplar. Şu anda bu kitapların üçünün reprint listesinde bulunduğunu söylemek yeterli…
21. yüzyıl her platformda görselliğin ön planda olduğu bir dönem. Assouline de kitaplarında çağa ayak uydurmaya gayret ediyor. Takipçilerinin az kelimeyle ne kadar derin bilgilere ulaşabileceklerini kanıtlamaya da çalışıyor ve dolayısıyla kitaplarında mükemmel fotoğraflara yer vermeye dikkat ediyor. Okurlarının bu şekilde gereksiz ve yorucu bilgiden ziyade daha temiz ve net fikirlere sahip olacaklarını düşünüyor. Örneğin 20. yüzyıldaki sanat akımlarını anlatan “Impossible Collection of Art” adlı kitabın yazarı Philippe Segalot, New York’ta çok ünlü bir sanat küratörü. Segalot, bu kitabı hazırlarken 20. yüzyıldaki sanat akımlarının yanında “impossible collection” adını verdiği 100 adet eser seçiyor ve bu resimlerle dönemin akımlarını anlatıyor. Bu da çok önemli bir küratörün gözünden, keyifli bir şekilde dönemin sanatına karşı bir bakış açısı geliştirmemizi sağlıyor.
Son olarak özellikle yurtdışı kökenli coffee table book’ların fahiş fiyatlara satılması üzerine Türkiye’deki kitap fiyatlarına dair fikirlerini almak istediğimiz Kınay sorumuzu şu şekilde yanıtlıyor: “Aslında bu çağda bilgiye ulaşmak çok daha kolay eskiye göre; internet, sosyal medya, medya; birçok kaynağımız var… Kitaba e-kitap sayesinde online olarak bile ulaşma imkânınız bile var artık. Gerçek kültür aslında lüks olmaktan çıkmış durumda ki zaten kitap okumak lüks olmamalı. Ancak özellikle biz, yabancı bir yayınevinin parçası olarak, epeyce kaygılanıyoruz çünkü bizim fiyatlarımız global bir indekse bağlı olarak belirleniyor. Bu nedenle kitap fiyatları her gün yükseliyor. Fakat kitapta hâlâ %8 KDV bulunuyor Türkiye’de. Bu da büyük bir sorun. Dünyanın gelişmiş çoğu ülkesinde böyle bir vergiyle karşılaşmıyorsunuz. Belki de kitap satışındaki en büyük teşvik o vergiyi kaldırmak olabilir.”
Bebek, Cevdet Paşa Cad. 25/A, Beşiktaş
0212 287 5534