Bir süre öncesine kadar “Karaköy Güllüoğlu’nun bulunduğu yer” olmaktan öteye geçmeyen Kemankeş Caddesi, Bej Karaköy, Mana, Karaköy Lokantası, FerahFeza gibi mekânlarıyla ve tarihi dokusuyla İstanbul’a hayat vermeye devam ediyor.
kemankesgal1
Caddede biraz daha ilerlediğinizde, içinizde İstanbul’da turist olma isteği uyandıracak, şehrin en güzel simgelerinden biri olan Galata Kulesi’ni tam fotoğrafını çekmelik bir açıdan görebilirsiniz. Bu noktadan sonra karar tamamen sizin. Eğer harika bir deniz manzarası eşliğinde yemek yemek isterseniz yılların eskitemediği, eskiden Atatürk’ün şefliğini yapmış olan Silvian Fontana’nın da zamanında başında bulunduğu Karaköy Liman Lokantası’nı tercih edebilirsiniz. Yok, “Ben denize doydum” diyorsanız sizi Mimarlar Odası’nın terasını mesken edinmiş Ferahfeza’ya, Galata Kulesi manzarası eşliğinde yemek yemeye alalım.
Caddenin en popüler ve kalabalık noktalarından biri, sizi bir paralelindeki Mumhane Caddesi’ne kısa yoldan bağlayan ve hemen yanında İstanbul’daki en güzel karakol binalarından birini görebileceğiniz Fransız Geçidi. Kemankeş’in ve hatta Karaköy’ün bu denli popülerleşmesinde en büyük etkenlerden biri olan Bej Karaköy, tarihi Fransız Geçidi’nin hemen girişinde, bölgenin diğer sakinlerinden MaNa ile yan yana bulunuyor. MaNa tam anlamıyla bir modern meyhane tadında, Bej ise biraz daha kafe/bistro konseptinde denebilir. Ancak burada dikkati çeken asıl nokta, mimari açıdan oldukça sevimli bir yapı olan Fransız Geçidi’nin üzerinde bulunan anlamsız derecede çirkin bina. Adeta “Bu binayı nasıl daha çirkin hale getirebiliriz?” düşüncesiyle yapılmış gibi görünen bu yapı, günümüzde bir iş merkezi olarak kullanılıyor. Bu çirkinliği hazmettikten sonra geçidin içine girip “Yeter ki kâğıt olsun, hayatımızda olsun” gibi harika bir slogana sahip olan, kâğıtla ilgili envai çeşit ürünü görüp kendinizi kaybedeceğiniz Kâğıthane’yi es geçmeyin.
Yol boyunca yürürken önündeki kalabalık ile dikkatinizi çekecek bir nokta daha var ki, Kemankeş Caddesi’nden bahsederken buradan söz etmeyeni döverler diye düşünüyoruz: Karaköy Lokantası! Özellikle öğle saatlerinde “beyaz yaka” akınına uğrayan ve rezervasyon yaptırmazsanız yer bulmanızın oldukça güç olduğu bir lokanta burası. Yaz aylarında dışarı masalarını da attılar mı, tam anlamıyla tadından yenmez bir yere dönüşüyor. Özellikle günlük çıkan ev yemeklerine kefiliz. Tabii kalırsa.
Caddeye uzun süredir yolu düşmeyenler için eklemekte de fayda var; Karaköy ününe ün katmaya devam ettikçe, Türkiye’de her popülerleşen bölgenin kaderi olan otel yapılaşmaları da Kemankeş üzerinde hemen yerini aldı. Caddede bir süredir bulunan Karaköy Rooms gibi daha samimi otellerin yanı sıra şimdi caddenin diğer ucunda kocaman bir Novotel binası hızla yükseliyor. Bu aralar yazıların sonlarını hüzünlü bitirmeyi moda haline getirdik biliyoruz ama dileriz bu cadde de İstanbul’un geri kalanı gibi adeta bir beton yığınına dönüşmez.