Şehirden çıkarken İtalyan arkadaşım bir yazı gösteriyor. Anlamı şu: “Amalfi’de yaşayanlar için kıyamet günü bir şey ifade etmeyecek. Zaten cennette yaşadıklarından onlar için sıradan bir gün olacak”
seyahatgal1
BİR RÜYA ÂLEMİ
Şehrin virajlı ve zaman zaman iki arabanın karşı karşıya geldiğinde birinin yol vermesini gerektirecek kadar dar yollarından geçerek, tepede konumlanmış Il Borgo restorana ulaştık. Karşımda Napoli kıyılarının ışıkları, Vezüv’ün gece karanlığında bile varlığını hissettiren heybeti, önümde yengeçli, ricotta peyniri ile doldurulmuş ravioli, balkabaklı rigatoni ve Vezüv’ün eteğindeki toprakların bağlarında yetişen üzümlerden yapılmış bir şişe kırmızı şarap… Yemeğin sonuna armutlu-ricotta peynirli tart ve bir güney İtalya klasiği olan limoncello imzasını attı.
Ertesi gün, Sorrento açıklarında teknede geçirdiğimiz tam dolce vita tadındaki anları devirdikten sonra Sorrento’ya bir taş atımı uzaklıkta bulunan romantik Positano’nun akşam yemeği için davetkâr çağrısına kapıldık. O harika günün unutulmaz kapanışı Positano’da oldu. Romantik, loş ve dik sokaklardan deniz kenarına indiğimizde birbirinden hoş restoranlar arasında hangisini seçeceğimiz konusunda kararsız kaldıktan sonra tercihimizi bir otelin terasından yana kullandık. Yine tüm lezzetler ortaya döküldü; deniz ürünlü risotto, hamsi carpaccio ile kabağın beklenmedik uyumundan ortaya çıkan sanat eseri bir salata ve iyi bir şişe şarap!