Pera – Tarlabaşı
Pera: Tarih boyunca yükseliş ve düşüşler yaşayan Pera, uzun yıllar boyunca şehrin moda, yenilik ve trend merkezi olmuş. Eski zamanlarda şehirde Doğu ve Batı’nın en iyi sentezlendiği yerlerden biri olan Pera, Avrupalılar için İstanbul’un kelime karşılığı haline gelmiş ve yabancı mimarların yaptığı muhteşem binalar, lüks mağazalar, ticarethaneler, sefaret sarayları, kiliseler, tiyatrolar, restoranlar, pastaneler ve oteller sayesinde şehrin yıldız noktası olmuş. Geçtiğimiz yıllarda, Pera’yı eski şanlı günlerine kavuşturmak için yürütülen projelerin hiçbiri, ne yazık ki uzun soluklu olamadı. Tam kendini yeni yeni toparlıyor dediğimizdeyse, İstiklal Caddesi ruhunu kaybetti ve Pera da bundan büyük ölçüde etkilendi.
Tarlabaşı: Sabah Gazetesi’nin 2014’te, henüz yıkımlar yeni başladığında attığı bir başlık, Tarlabaşı’nı öyle güzel özetliyor ki; “Beyoğlu’nun üvey evladı.” 1870’teki büyük Beyoğlu yangını sonrasında kurulan, yüz yıl boyunca şehirdeki azınlıkların evi olan Tarlabaşı’nı, Beyoğlu’nun eğlenceli, otantik, oryantal ve modern bölümünden sadece bir yol ayırıyor. 1920’ler sonrasında tırmanan siyasi gerilimden en fazla etkilenen kesim azınlıklar olunca, 80’lere gelindiğinde Tarlabaşı’nın şirin, Avrupai tarzı tarihin tozlu sayfaları arasına gömülmüş. Sokakları sıralayan muazzam güzellikteki yapılar, asıl sahiplerinin göçünün ardından Anadolu’dan gelen Türkler, Romanlar, Afrikalılar, dönüşüme girmeden önceyse Suriyeli mültecilerin yuvası olmuş. Yeni ev sahiplerinin kontrolsüz göçü ve devletin semti unutup gitmesinin faturasının ne kadar ağır olduğunu hepimiz biliyoruz. Şimdilerde Taksim 360 projesiyle yıkılan ve yeniden inşa edilecek olan Tarlabaşı sokaklarının yeni halleriyle nasıl bir merkeze dönüşeceklerini beraber göreceğiz.