BÜYÜKADA
Adaların en popüleri, en çok turist çekeni, otelleri ve mağazaları ile tam bir İstanbul ilçesi. Geçtiğimiz sonbahar bienale de ev sahipliği yapmasından ötürü sanki diğer üç Prens Adası’nın karşısında rüştünü ispatlamış olmanın gururunu taşıyor.
NE YAPILIR? Büyükada benim için yıllarca havaların kötü olduğu zamanlarda Kınalı’da denize giremeyeceksek vakit geçirmek için ziyaret ettiğimiz bir yerdi. Pek tabii senede bir kez Aya Yorgi Manastırı’na da giderdik. Kilisenin günleri aslında 23 Nisan ve 24 Eylül. Ancak siz siz olun, bu kalabalık ve ticari güne dönüşmüş vakitlerde uğramayın. Adada altınızda muhakkak bisikletin olması gerekiyor, aksi halde bir yerden bir yere gitmek oldukça zor. Buranın en güzel yanı açık hava müzesine benzemesi… Mimari yapıların her biri göze hitap ediyor, aynı zamanda nostaljik bir yanları da var. Bu yüzden aklınızı başınızdan alacak güzellikte mimari yapılara sahip olan adaya, yanında fotoğraf makineniz olmadan gitmeyin. İlginizi çekerse bir öneri daha: Sualtı fotoğrafçısı Ateş Evirgen’in fotoğrafları ve Serço Ekşiyan’ın video görüntülerinden oluşan sergiyi Çelik Gülersoy Kültür ve Sanat Merkezi Açık Sergi Alanı’nda ziyaret edebilirsiniz. Hotel Splendid Palace’ı da muhakkak görmeniz gerekiyor. Özellikle Salt Galata’yı sevenlerin buraya da bayılacağını düşünüyorum. Üstelik Instagram için de birçok fotoğraf çekebilirsiniz. Büyükada Rum Yetimhanesi ise benim de ölmeden önce muhakkak görüp fotoğraflamak istediğim yerlerin başında geliyor.
NE YENİR? Yıllardır adaya ayak basar basmaz uğradığım ilk yer Büyükada Pastanesi. Her çeşit tuzlu ve hamur işini burada bulabilirsiniz. Pastanedeki favorim palmiyeler. Hatta bu yazıyı yazmak için Büyükada’ya doğru çıktığım yolculukta aynı ritüeli yeniden yerine getirdim. Maden mevkiinde karşınıza çıkacak olan Nilgün ve Nilay kardeşlere ait olan Bahçede Sinek Café tüm İstanbul’da görüp görebileceğiniz en sakin ve huzurlu adreslerden biri. Her daim klasik müziğin yükseldiği mekânda, arkadaşlarınızla büyük kahvaltı masasında buluşabilir ya da akşamüzeri birkaç kadeh bir şey içebilirsiniz. Modern ve çağdaş mimarinin keyfini çıkarırken birkaç kitap karıştırmayı da ihmal etmeyin. Aya Yorgi için tepeye tırmandığınızda bir porsiyon köfte yemek için gazinoda soluklanmadan, 360 derece İstanbul’u izlemeden hatta Yalova’ya kadar uzanan manzarayı seyretmeden aşağıya inmeyin. Eskibağ Plaj Restaurant’ı, Değirmen Plajı’nı da unutmayın. İskelenin sol tarafında sıralanan balık restoranlarında da şansınızı deneyebilirsiniz. Sergüzeşt Otel ise ada sakinlerinin en yenisi. 1900’lü yıllarda inşa edilen bir binanın yenilenmesinin ardından kapılarını bu yaz açan otel, aynı zamanda bahçe içinde Sermest isimli bir de bistro’ya ev sahipliği yapıyor. Kahvaltı ve kahve konusunda oldukça iddialılar. Adanın artık efsaneleşmiş mekânı Hotel Splendid Palace’ta da uğrayabileceğiniz bazı yerler var. Splendid Bar 1911’den beri hizmet veriyor ve gerçekten oldukça zarif bir ortam sunuyor. Birkaç kahve ve pasta içinse adres Cafe Spitz…