Mekânları tasarlarken, hem kullanıcıların hikâyelerini dinleyen hem de ihtiyaçları göz önünde bulunduran Mimar Engin Özmen, işine ruhunu katanlardan… Birbirinin kopyası mekânlar yerine bulunduğu çevreye göre lokalize edilmiş, içine farklılıklar katan mekânlar tasarlayan Özmen, bu işte başarılı olmuşa benziyor. Zira son dönemde kafanıza hangi gözde mekâna çevirseniz, tasarımda onun adına rastlamanız işten bile değil.
enginozmen3
Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1979 Yılında Balıkesir’de doğdum. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni bitirdim. Mekânları tasarlarken hem projeleri, hem kullanıcıların hikâyelerini hem de mekân nasıl olursa “beni” mutlu eder, onu düşünerek hareket ediyorum. Birbirinin kopyası mekânlar yerine bulunduğu çevreye göre lokalize edilmiş, içine farklılıklar katılmış, üzerinde çözümler üretilmiş projeleri ruhumu da ortaya koyarak geliştiriyorum. Bugüne kadar hayata geçirdiğim projeler arasında Nupera Pop, Cahide, Nahide Motel, Nişantaşı Abdi, tüm Chocolate Bar & Bistro şubeleri, Kirpi Cafe Buyaka, Koşuyolu ve Akasya Şubeleri, Etiler Quzu, Cento Lounge ve Solamanje gibi İstanbul’un eğlence hayatının nabzını tutan birçok popüler mekân yer alıyor. Son olarak da Tepebaşı Eelence’nin tasarımını gerçekleştirdim.
Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?
Bu tamamen kişinin kendisiyle alakalı diye düşünüyorum. Gezenin gördüğünü nasıl yorumladığıNA, okuyanın okuduğundan ne anladığına bağlı. Benim işim sosyal bir iş olduğu için gezmek, okumak gibi eylemlerden besleniyorum zira bunu pratikte günlük hayata ne şekilde uyarlayabildiğim önem kazanıyor.
“Keşke bunu ben yapsaydım” dediğiniz proje var mı?
O tarihlerde mimar olarak yaşayıp, Studio 54’un tasarımını yapmayı isterdim.