izlenim-g

Cevdet Erek – Bir Ritim Mekânı

 

HANGİ İŞLER GÖRÜLEMEDİ?
Bakargiev, boşuna 21. yüzyılın en başarılı sanat isimlerinden biri olma unvanını kazanmadı! Seyircisini şaşırtmayı ve düşündürmeyi seven Bakargiev, bu bienalde de boş durmadı ve görünemeyen bienal mekânları kurgulayarak kafamızı iyice karıştırdı. Sanat ve temsiliyet, görülen ve görülemeyen ilişkisini sorgulayan bu deneysel kurgu, sanatın varlığına ve söylemine dair çeşitli düşünceler doğurdu. Bu kapsamda, askeri bölgede yer aldığı için görülemeyen Riva Kumsalı, uluslararası çıkar çatışmaları sebebiyle ulaşıma kapalı olan Fransız Yetimhanesi ile sağlık ve güvenlik sorunları sebebiyle görülemeyen Casa Garibaldi, hayal gücümüzü zorlarken, kamusal alana ve erişilebilirliğe dair soruları da gündeme getirdi.

EN ÇOK HANGİ KONULAR TARTIŞILDI?
İstanbul Bienali, tüm şehre yayılan yapısı ve küratörünün “Bu bienal, sanat dünyası için değil, yerel halk için kurgulandı” açıklamasıyla gönüllerimizi fethetmeyi başardı. Fakat basın ön izlemesinin daha ilk gününde bir sanatçının işiyle ilgili mahalleden bir komşunun çok gürültülü olduğuna dair yaptığı şikâyetler, yerel halkın bu durumdan ne kadar memnun olduğuna dair sorgulamalara sebep oldu. Sonrasında işe kulaklık konarak bir orta yol bulundu ama şehrin bilmediğimiz noktalarında ne tür başka diyaloglar yaşandığına dair düşünmeden de edemedik.
Sanat çevreleri tarafından etraflıca tartışılan bir başka konu da kimi mekânların işlerle uyum içinde olmadığına dairdi. Adrian Villar Rojas’ın Troçki’nin Evi’ndeki işi ya da Ed Atkins’in Rizzo Palas’taki işi, içinde bulunduğu mekâna yaptığı referanslar ve göz dolduran uyumuyla seyircilerin aklını başından aldı. Ancak Susan Philipsz’in Mizzi Köşkü’ndeki işi gibi birkaç çalışma içlerinde bulunduğu mekânın gölgesinde kalmaları ya da sadece mekânla yıldızları barışmayan bir kurguda sergilendikleri gibi sebeplerle eleştirildi. Fakat bu eleştiriler çok da destek toplamadı ve pek çok mekânın işlerle ahenk içinde olduğuna dair karar birliğine varıldı.

SONUÇ OLARAK BİENALDE NELER OLDU?
Bienal yorgun ruhlarımızı dinlendirebileceğimiz, dostlarla oturup özgürce iki çift laf edebileceğimiz, konuşup tartışabileceğimiz, küskün olduğumuz şehrimizle barışabileceğimiz bir deneyim ve platform sundu. Bu haliyle 14. İstanbul Bienali, beklentilerimizden çok daha fazlasını verdi. Ve uzun bir süre daha etkileri devam edecek gibi görünüyor.

1 2 3