TABLOLARDAKİ İSTANBUL
Ziem, İstanbul manzaralarını satmaya 1857 yılının Temmuz’unda başladı. Osmanlı topraklarına yaptığı gezi bir yıldan fazla sürmüş ve Mısır’ı da gezip görmüştü. Bir anda en çok resmini yaptığı yerler sıralamasında İstanbul, Venedik’in ardından ikinci sıraya yükseldi. Sanatçı bu tabloları ortaya çıkarırken zorlanıyor muydu bilinmez; bilinen akıllıca bir teknikle eskizini karaladığı “an”ları daha sonra emek emek tabloya aktardığı…
Felix Ziem’in eserlerine biçilen değer 1868 ve sonrasında arttı; sanatçının bir Venedik tablosuna ödenen para da 1869-1883 yılları arasında neredeyse iki katına çıktı ve 1323 Frank’tan 2605 Frank’a yükseldi. Marsilya ya da Martigues tabloları ise altı kat değer kazandı. Fakat ne yazık ki aynı dönemde İstanbul tabloları bu kadar rağbet görmedi. Felix Ziem için de İstanbul manzaraları çizmek belli bir dönemle sınırlı kaldı. Öyle ki 1865 öncesi satılan eserlere Venedikli sanat tüccarları adeta el koymuştu. Bunun yanında 11 İstanbul, 9 da Marsilya manzarası vardı. Yalnız şunu da unutmamak gerekir: Süveyş Kanalı bütün Osmanlı coğrafyasını Avrupa gündemine taşımıştı. Napolyon zamanından beri yapılmak istenen ve Afrika’nın Ümit Burnu’nu dolaşmadan Akdeniz ile Uzak Doğu arasında deniz ticaretini mümkün kılan Süveyş Kanalı’nın inşası, sadece Fransa’nın değil, denizcilikten para kazanan bütün Avrupa ülkelerinin dikkatini çekmişti. Felix Ziem gibi Süveyş Kanalı’nın rotasını takip etsin etmesin pek çok sanatçı, bir süre sonra evlerine damaklarındaki “orientalist” tatla dönecekti.