Soruyu aslında biz değil, Orhan Pamuk soruyor. Hatırlarsanız Pamuk henüz birkaç ay önce İstanbul’a olan aşkını resimli bir kitapta toplamıştı. Hızını alamamış olmalı ki bu kez başka türlü bir aşktan bahsediyor. Nobel ödüllü yazar Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan yeni romanı “Kırmızı Saçlı Kadın”da bizi 30 yıl önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada, liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor. 1980’lerin ortasında geleneksel usulle kuyu kazan Mahmut Usta ile çırağı “küçük bey” Cem, zor bir arazide su ararlarken kasabanın hemen dışındaki sarı çadırda esrarengiz bir tiyatrocu kadın, her gece eski masal ve hikâyeleri yeniden anlatmaktadır. Roman bir yandan genç kahramanın aşk, kıskançlık, sorumluluk ve özgürlük duygularıyla derinden tanışmasını hikâye ederken, diğer yandan medeniyetler üzerinden babalar ve oğullar; “otoriterlik” ve birey olma konularını tartışıyor.
204 sayfa, 12 TL