Modada, sanatta, hayatın her alanında geleneksel değerler geri dönüyor. Güven kavramı ve bir gruba ait olma ihtiyacı tüketim alışkanlıklarına yön verecek. Artık güneşin doğudan yükseldiği günler yaşanacak.
Ne yapıyorsak, nasıl yaşıyorsak, ne diyorsak aslında hep yarınlara yön veriyoruz. Günlük telaşlarla uğraşırken, yarınlara kaygılanırken anı yaşayamıyoruz. Yazık ediyoruz. Gençlik sürekli yeni tanımlar buluyor; asi ruhunu modada, politikada, tasarımda, kültürde yoğun olarak hissediyoruz. İş dünyasının tüm verileri “genç” yönetici modelleriyle yeniden yorumlanıyor. Bir tazelik, bir ferahlık söz konusu. İşte bu asi ruh, yaşam trendlerine de yön veriyor. Yaşanmış günlerin sayısı değil konu ettiğim; demek istediğim ruhumuzun akan zaman dışında, hayatın tam ortasında bıraktığı iz…
Uçakların gökyüzünde bıraktığı iz gibi, yaşamda nasıl bir iz bırakıyoruz? Hatalar, başarılar, güzellikler hepsi göreceli kavramlar ama değerler zamana yenik düşüyor, hatta değersiz kalıyor.
Kalan iz bunların çok dışında bir renk, belki bir koku, bir söz, bir cümle, bir tanım, belki bir gülümseme, bir gözyaşı. Peki, nasıl bir iz bırakıyoruz? Arkamızdan bıraktığımız o iz hissedilebilecek mi? Hissedilirse bu ne oranda olacak?
Dünyadaki sanatçılara bir bakın. Sanatları kadar sosyal sorumluluk projelerine verdikleri destek, insanlık sorunlarına gösterdikleri hassasiyetle de gündemdeler. İş dünyası yalnızca üretim/kâr hesaplarında değil, “kalıcı” olmak için de çabalıyor. Ünlüler artık ışıltılı hayatların amacını daha duyarlı bir şekilde tanımlamaya başladı. Hayat şimdi “fark edilmeye” başlandı. Felsefeler ve tüm akımlar uzun zamandır içe dönüşün sinyallerini veriyor; artık güneşin doğudan yükseldiği günler yaşanmaya başladı.
İranlı ressamlar çağdaş resimde müzayedelerde lider konuma gelirken, modacılar, mimarlar ve tasarımcılar yükselişe geçtiler. Politika değil konumuz, tamamen yaşam verileri…
2017’de sosyo ekonomik ve politik ani değişimler dışında hayatımızda etkisini hissedeceğimiz en önemli trendleri üç başlıkta topladım.
GÜVENLİK / GÜVENMEK
Güvende hissetmek, güvenmek en önemli duygusal motivasyon. Bu yüzden güven duygusu veren markalar ve hizmetler tercih edilecek. Evden otomobile hatta modaya kadar kalite, dayanıklılık ve fiyat konusunda güven veren, dürüst olan markalar tercih edilecek. Markaların bu yaklaşımları 2017’de tüm trendleri etkileyecek. Sanırım biraz dışa kapanık içimize açılacağız. Küçük gruplarla sosyalleşmek, ortak sosyal sorumluluk projeleriyle ruhumuzu beslemek hepimize iyi gelecek.
GRUBA AİT OLMA İHTİYACI
Ya da pazarlama jargonuyla “peer to peer”… Müşteriye doğrudan ulaşmak için ünlüler ya da var olan müşteri üzerinden kurulan iletişim etkinlikleri artacak. Tavsiye etmek, referans olmak tercihleri önemli ölçüde etkileyecek. Müşteri deneyimi bilançoda etkisini gösterecek. Çünkü zaten müşterilerin yüzde 89’u, karşılaştıkları kötü müşteri deneyimi nedeniyle rakip markaları tercih ettiklerini söylüyor.
GELENEKSEL DEĞERLER ÖNEM KAZANACAK
Geleneksel değerler sadece giyimde değil, iş yapma şekli ve yaşam felsefesinde de önem kazanacak. Yani yerel tecrübelerden global olarak yararlanmaya başlayacağız.