İstanbul’un büyük inşaat şirketlerinden birisinin sahibi olan Azmi, Güneydoğu Anadolulu toprak ağası çok zengin bir ailenin oğludur. Doğduğu toprakların geleneklerine sıkı sıkıya bağlıdır. Güzel eşi ve oğluyla birlikte, yolunda giden mutlu bir evliliğe sahiptir. Behiye, eşine sadık, 35-40 yaşlarında havalı bir sarışındır. Anadolu yaşantısından İstanbul şehir yaşantısına Azmi’den daha kolay adapte olmuş cemiyet hayatına katılmış ve kocasıyla uyum içinde yaşayan alışveriş meraklısı bir kadındır.
Azmi’nin baş edemediği sürekli kabusu “ölüm korkusu”dur. Bu yüzden etrafındaki herkesin hayatını da cehenneme çevirir. Çocukluktan beri en yakın arkadaşı Doktor Mustafa’dır. Günlük hayatında yaşadığı en küçük olumsuz olayda bile “ölüm korkusu” ile soluğu onun yanında alır. Tahlillerinin sonucunu öğrenmek için gittiği hastanede, iki aylık ömrü kaldığını öğrenen Azmi şok geçirir. Kendisine cennet kapılarını açmak için hazırlıklar yapmaya başlar. Geride bırakacağı çok sevdiği eşi kiminle evlenecek? Oğluna kim babalık yapacak? Bu kadar çalışıp çabalayıp kurduğu şirketlerini kim yönetecek? Ayrıca, köyünde paralarını elinden aldığı annesi, kalbini kırdığı arkadaş ve dostları haklarını helal edecekler mi? Azmi öylesine değişir ki, yakınları onda ki bu değişikliğe bir türlü anlam veremez… Sonunda peş peşe hiç ummadığı şekilde gelişen olayların ortasında kalan Azmi’nin hayatı gerçek bir kabusa döner.