Diyar fantazyası: 20. yüzyılda şekillenen ve en sağlam fantastik eserlerin dâhil olduğu gruptur. Adından da anlaşılacağı gibi, hikâyeler sıfırdan yaratılmış bir evrende/diyarda geçer. Gerçek hayata fantastik öğeler katmak yerine, yazar hayal gücüyle sınırları olmayan bir diyar tasarlar. Mitolojisi, coğrafyası, tarihi, ırkları, doğası, kültürleri, gelenekleri gibi her detay bu diyarı özgün yapan şeylerdir. Bambaşka bir dünya ve milletlerle tanışır, bilmediğiniz ülkelerin kapısını, diyar fantazyası sayesinde çalabilirsiniz. “Yüzüklerin Efendisi”, “Diskdünya”, “Yerdeniz”, “Narnia Günlükleri” ve Müstecaplıoğlu’nun “Perg Efsaneleri” ile “Şamanlar Diyarı” serileri gibi…
İngiliz tarihçi, bilim kurgu ve fantazya hayranı Farah Mendlesohn, fantastik edebiyatta sıkça kullanılan “dünya” tasvirlerini dört kategoriye ayırır:
Portal macerası (Portal quest): C.S. Lewis’in, bir gardıroptan geçerek ulaşılabilen Narnia diyarını anlattığı “Narnia Günlükleri”nde olduğu gibi bir portaldan geçerek ulaşılan fantastik dünya…
İşgal (Intrusion): Vampir Kont Dracula’nın ölümlülerle savaşını konu alan “Dracula” kitabında olduğu gibi, fantastik olanın dünyamızı işgal etmesi…
Sınırda bekleyen (Liminal): Dünyamızda yaşayan insanların gözlerinden çok uzakta veya paralel evrenlerde geçen maceralar. Philip Pullman’ın “Altın Pusula” serisi, bu türün en iyi örneklerinden biri.
Çevreleyen (Immersive): Tolkien’in veya Le Guin’in eserlerinde olduğu gibi, bizimkinden bambaşka bir evrende geçen maceralar ki, o dünyalarda fantastik, “normal”dir.