Milliyet gazetesinin Cadde ekinde “Cadde’nin Patisi” köşesini hazırlayan gazeteci ve çevirmen Itır Ilgaz, Dünya üzerindeki milyonlarca canlı türü içinde sadece bir tür olan insanın kendi türüne endekslenerek aslında kendi dünyasını küçülttüğü tespitini yapıyor.

4

Image 4 of 7

Edebiyatçılarda yoğun olarak gözlenen kedi aşkını neye bağlarsın?

Bütün hayvanlar öyle ama kediler daha da hayranlık uyandıran yaratıklar. Birlikte yaşadıkça, onları tanıdıkça insanın ilgisi, hayranlığı, merakı artıyor. İlham vericiler. Enis Batur’un bir kitabı vardır, “Kediler Krallara Bakabilir” diye. Kedi sevenlerin karşılarındaki insanın kendilerini sevmeme hakkına saygı duymayı öğrenmelerinden bahseder. Kedi insana çok şey öğretir. Kendi alanını korumayı, karşıdakine saygı duymayı, karşılık beklemeden sevmeyi, hayranlık duymayı, sessiz kalmayı, düşünmeyi. Bence bunlar yazma arzusunu besleyen duygular.

En unutamadığın kurtarma hikâyeni anlatır mısın?

Benimkilerin hepsi sokaktan ama en özeli sanırım Çavdar ile Susam’ın hikâyesi. Şimdi ikisi de hayatta değil. 1993 yazıydı. Datça’da yazlıktaydık. Bir sabah kedi miyavlamalarıyla uyandım. Dışarı çıktım, arka bahçede bir karton kutu içine bırakılmış iki yavru kedi. Daha gözleri açılmamış. İkisi de tekir. Tabii ki eve çıkardım. Hemen İstanbul’daki veterineri aradık. Birkaç saatte bir önce damlalıkla beslemeye başladım, sonra babam İstanbul’dan kargoyla özel kedi biberonu yolladı. O kadar küçüktüler ki karınlarında tüy yoktu. Yürüyemiyorlardı bile. Hıçkırınca devriliyorlardı. Çavdar erkek, Susam dişiydi. Dünyanın en güzel tekir kedileriydi. Susam’ı yedi yaşında sarılıktan kaybettik. Çavdar’laysa 15 yıl boyunca aynı yastıkta yattım. Bana bakışı bile başkaydı. Evde olduğum her an yanımdaydı. Uyurken arkamı dönersem dürterek beni uyandırır, ona dönmemi isterdi. Susam’ın da Çavdar’ın da yeri asla dolmayacak. Onlarla geçirdiğim yıllar için müteşekkirim gerçekten.