Bu çalışmalarda, bir anlamda sıradan ve fantezi arasındaki ilişkiyi arıyorsun. Bu örtüşme senin için ne ifade ediyor?
Bu örtüşmeyi seviyorum çünkü sanırım bazı açılardan bakınca fanteziler fiziki bir hal alıyormuş gibi oluyorlar. Fanteziler hayallerimiz ve arzularımızla ilgili. Bazen de rüyaların enerjisiyle bunları besleyebiliyoruz. Bunlar günlük aktivitelerimizi temsil ediyorlar.
Karakterlerin kimi zaman sıradanlık içerisinde çilek yiyor, kimi zaman ise sıra dışı ve olağanüstü hayatları vurgular şekilde UFO’ları takip ediyor. Bu fikirler nereden geliyor?
Benim için karpuz gibi çilek de çocukluğu çağrıştıran besin maddelerinden. Yetişkinler de çilek yerler tabi, fakat biz gerçekten bu sevimli ve nefis yemekler konusunda çocuklara güveniriz çünkü onları severler ve asla reddetmezler. Bazen masaya bakıyorum ve masum çilekleri ve daha sonra kaçınılmaz olarak masanın üzerinde yatan iPhone’ları görüyorum. Çocuk doğası ile yetişkinlerin araçları arasındaki çelişkileri düşünmeye başlıyorum. Bu durum illa negatif olmak zorunda değil, iPhone’lar tıpkı çilekler kadar ve belki de daha şaşırtıcı. Sadece bu bir çelişki ve bunu vurgulamak istedim. UFO’ları takip eden bisikletli çocuğun görüntüsü ise en sevdiğim çocukluk filmlerimden, ‘E.T.’den ilham aldı. Özel dostlukların peşinde koşma ve kutlama fikrine odaklanıyor. Çocuklar, ilişkileri konusunda çok tutkulu. Ayrıca, saklambaç gibi oyunlar oynayarak hayal güçlerini canlı tutuyorlar. UFO’ları takip ederek bisiklete binen bir çocuğun resmi, gerçek ya da fantezi olsun, benim için rüyalar ve hayal gücü konusunda güçlü bir örnekti.