Sanatsal pratiğin gençlik, masumiyet ve zamansızlıkla ilgili; bu kavramsal çerçeveler üzerinde çalışmaya nasıl başladın?
Birçok sanatçının farklı temalarla çalıştıklarını düşünüyorum, çünkü yaratıcı insanlar her zaman fikir ve duygularını farklı şekillerde göstermeye ihtiyaç duyuyorlar. Ancak çevresinde gezindiğimiz bazı temaların işimizin merkezinde yer alması gerçekten ilginç. Sanatçı olarak, ister enerjimizi merak ettiğimiz yemekleri pişirerek, ister bahçemizi veya evimizi belli bir şekilde organize ederek harcayalım, hepimiz sonuç olarak ifade ettiğimiz veya ilgilendiğimiz şeyleri başkalarıyla paylaşmayı önemsiyoruz. Her zaman kişisel ve bizim için önemli olan konuları yansıtıyoruz. Yaklaşık 10 yıl önce çocuk sahibi olduğumda ve bir çocuğun yaşamını yeniden gözlemlemeye başlayınca akut anılar, duygular ve hisler geri geldi. Aynı zamanda bunların kendi yetişkin dünyama paralel olarak yansımalarını da hatırladım. Sanırım bazılarımız asla büyümüyor. Ben de gençlik ve masumiyet temalarının üzerinde şu anki benliklerimizi inceliyorum. Bir çocuğun duygusal dünyasına dalarak, paralel evren üzerinden biz yetişkinlerin dünyasını ve toplum olarak nasıl hareket ettiğimizi inceliyorum.
Peki, işlerindeki monokromatik merceklerin ana motivasyonu nedir?
Öğrenciyken klasik, ustaların kullandığı resim tekniklerini inceledim ve tipik olarak tonajımı ve renklerimi organize etmek için çok sınırlı bir paletle başladım. Ancak bazen bunu sınırlı tutuyorum çünkü renklerin vermek istediğim duyguları kurguladıklarını hissediyorum. Anılar üzerine yoğunlaştığım için resimlerimdeki mavi ve yeşil tonlarının da ortak hatıralardan doğup birleştiğini hissediyorum. Sanırım gözlerinizi kapatıp, bir şeyi hatırlamaya çalıştığınızda, zemin daha da koyulaşır çünkü gözlerinizi kapattığınızda ışığı da kapatmışsınızdır. İşte ben de bu fikrin üzerine gittim.