Öğreneceğin bu sırlarla hem kilolarından kurtulacak, hem de spor salonunda harcadığın vakti azaltacaksın.
1-Kopya
Yapabileceğini Düşün
Kalçanı hedef alan bir egzersizde, kaslarına giren kramplardan çok, beynin aşırı korucuyu tepki gösterip seni pes etmeye zorlayabilir. Okullarda hep öğretilen şey, az yediğinde, susuz kaldığında ya da aşırı sıcaklıkta vücudunun yorgunluktan bitkin düştüğüdür.
Ancak Egzersiz ve Spor Bilimi Profesörü Timothy Noakes, durumun pek öyle olmadığını belirtiyor:
“Daha sen egzersize başlamamışken, beynin bir sorun ortaya çıkmadan seni durdurabilmek için nasıl bir tempoda çalışacağını belirler.” Yani aslında beyninin inanmanı sağladığından daha fazlasını yapabilirsin.
Dünyaca ünlü atletler (Serena Williams ve Dara Torres’ı düşün) kendini kandırmayı nasıl görmezden geleceğini ve bedeninden daha fazlasını nasıl alacağını bilir. Fakat çoğumuz ağrıyan bacaklarımızı ve yanan akciğerlerimizi düşünmekten bunu yapamayız.
Sen de bunlara kafayı takarsan, beynin karşılık olarak stres üretir, bu da ağrıyı arttırır.
Acının katlanılmaz olduğuna karar verirsen ona olan toleransın, üstesinden gelebileceğin düşüncesine göre çok daha az olacaktır.
Bu yüzden koşu bandına atlamadan önce kendinle zihinsel gücünü arttıracak konuşmalar yapmalısın. Ne kadar güçlü ve yetenekli olduğunu kendine hatırlat.
Her şeyin ötesinde, bir kadın eğer bikini ağdasına dayanabiliyor, dövme yaptırabiliyor ya da çocuk doğurabiliyorsa, sıkı bir egzersiz sonrasında da ayakta kalabilir.
Peki ya biraz canı acıyınca o güçlü kadın ezik birine dönüşüyorsa? Cheadle, bunun üstesinden gelme yollarını açıklıyor: Bisiklet üzerindeysen her pedal çevirişinde içinden “akıcı” diyebilirsin. Koşuyorsan, koşu sırasında ara vermeden sekize kadar sayabilirsin (buna “ritmik kavramsal davranış” deniyor), sevdiğin bir şarkıyı söyleyebilirsin ya da market listeni aklından geçirebilirsin.
Ayrıca kendine bu hızlı koşunun sadece 30 saniye süreceğini hatırlatabilirsin.