Küçük bir mekân olmasına rağmen misafirlerine büyük zevkler vaadeden Pedro, Caferağa’nın yeni yıldızı.
Bir restoran açmak şüphesiz hepimizin aklından geçmiştir fakat bu hayallerden çoğunlukla ya vazgeçilir ya da düşler uzun bir süreliğine askıya alınır. Kimileriyse hedeflerini gerçekleştirir. Peki, üç arkadaş bir hayalin peşinden giderse ne olur? Son zamanlarda yeme-içme mekânları açısından büyük bir atağa geçen Moda’da, Caferağa Mahallesi’nin en yenilerinden olan Pedro, başlı başına bu sorunun cevabı niteliğinde. Üç ay önce açılan mekânın çok ilginç bir hikâyesi var. İki ortak, New York’ta yaşayan arkadaşlarını ziyarete gidiyor ve zaten akıllarındaki restoran sahibi olma fikrini, bu büyüleyici şehirde iyice pekiştiriyor. Tesadüf eseri gittikleri bir barda 80 yaşında, mor takım elbiseli, sarı gözlüklü, Pedro adında tatlı bir amcayla tanışıyorlar. Bu tanışmanın ardından, ziyaretleri boyunca bu barın müdavimi oluyorlar. Türkiye’ye dönüp de açmak istedikleri restoran üzerinde çalışmaya başladıklarında, zihinlerinde yer edinen bu amcaya saygı duruşu niteliğinde mekânın adını da Pedro koyuyorlar. Menüsündeki yemekler Güney Amerika ve modern Avrupa mutfaklarının bir karışımı olan Pedro’ya son derece samimi bir hava hâkim. Girişte sizleri karşılayan veya belki de New Yorklu Pedro’nun takım elbisesine atıfta bulunan mor kapı kalbinizi yumuşatıyor. Metal ayaklı tahta masalar, Pedro’nun her köşesinde görebileceğiniz doğal ile modernin birlikteliğine dikkat çekiyor.
Her masada ufak saksılar sizi selamlıyor ve kendinizi huzurlu hissediyorsunuz. Bütün bu sakinliğin içinde birden karşınızda yeşil bir koltuk beliriyor ve eve gitme isteğiniz tamamen ortadan kayboluyor. Mekânın rahat dekoru ve insanı kendine çeken doğal detayları, güzel sunumu ve lezzetli yemekleriyle birleşince insanın ruhuna dokunuyor adeta. Yani Pedro’da her detayın özgün ve sıcak olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Pedro’nun şarap koleksiyonunda, Türkiye’de ender bulunan şaraplar olduğunu da not düşelim. Kesinlikle bir numaramız olmaya aday!