Uyarması bizden; Emir Yargın’ın yeni single’ı ‘Kanka Olurduk Ölümüne’ ilk dinlediğiniz andan itibaren dilinize dolanacak cinste… Biz de aklımızdan çıkmayan bu şarkının sorumlusu Yargın’ı ve birlikte çalıştığı prodüktör Murat Yılmaz’ı (nam-ı diğer KZU) yakalayıp yeni albüm üzerine konuşmayı kendimize görev edindik! Şimdi sizi bu elektronik müziğin ezber bozan ikilisiyle baş başa bırakıyoruz.
‘Tokat’ın ardından yeni single’ınız Kanka Olurduk Ölümüne ile karşımızdasınız. İlk albümden bu yana neler değişti?
Emir: Çok fazla şey değişti. Her şeyden önce ben olgunlaştım. Kendimi biraz daha iyi tanıdım. Dinleyicilerimi daha iyi tanıdım. Manevi savaşlardan yara bere içinde çıktım. Ülke değişti, atmosfer değişti, düşünceler değişti. Bu değişim üretimimi çok açık bir şekilde etkiledi. Anlatınca negatif gibi algılanan değişimler üretimime olumlu olarak yansıdı. Gözlerinin içi parlayan zıpır çocuk gitti, yerine biraz daha olgun bir Emir geldi. Sonuç olarak sözlerden, müziğe ilk dinleyişte Emir diyeceğiniz ama yine aradaki yılları anlayacağınız yeni şeyler geliyor.
‘Kanka Olurduk Ölümüne’ parçasının bir hikayesi var mı, yoksa günümüz ilişkilerinin klişelerine bir atıfta mı bulunuyorsunuz?
Emir: Hikayesi olmasa bu kadar hissederek yazamazdım. Hayatınızı paylaştığınız, beraber büyüdüğünüz birisi var. Belirli bir süre sonra beyniniz bile aynı çalışmaya başlıyor. Her şeyi bir yana, en iyi arkadaşınız oluyor. Her sona erdikten sonra, arkadaşlığını arıyorsunuz ama olmuyor işte. Neden olmadığını merak ediyorsanız, şarkıyı dinleyip bir kenara not alınız.
KZU(Murat Yılmaz) ikinizin bir araya geliş hikâyesi nedir?
Emir: Evren sağ olsun, tamamen tesadüfen tanıştık KZU’yla. Murat’ın eğlencesine yaptığı bir ‘Baliciyim Indie Rock Remix’ vardı. Dinlediğim an aynı kafada olduğumuzu ve onun çok iyi bir prodüktör olduğunu anladım. Her Türk’ün hayatında bir kere rastladığı, meşhur bir Tülay remix’im vardır. KZU’nunki de o tarz bir video olduğu için ilk birkaç saniyelik kıskançlığın ardından onu tanımak istedim. Souncloud’tan iletişime geçtik. Askerdeymiş o esnada. Dönünce oturduk bir bira içtik ve başladık. Ne müzikal zevkler tek başına yetiyor ne de hayata bakış açısı. İkisi de olmazsa Türk insanı için takım çalışması neredeyse imkansız. Bir de burçlar var, o konuya hiç girmeyelim.
Yeni single’ınız ile Türk müziği çok da alışık olmadığı bir sound’la karşı karşıya kalıyor, yaptığınız müziği nasıl sınıflandırıyorsunuz?
KZU: Aslında Türk müziği bu sound’a çok alışık değil desek de Türkiye bu sound’a özellikle son senelerde çok alıştı. Türkiye’de yabancı müzik çalan radyolar da eskiden çalmadıkları kadar sert elektro – house veya EDM parçaları çalıyorlar. Bu noktada alışık olunmayan şey; bu denli elektronik bir müziği Türkçe sözlerle dinlemek. Yaratıcılık anlamında etkisi altında kaldığım müzik, funk – disco ile beslenen, bunların zaman içerisinde dönüştüğü house ve progressive house synth kırıntıları bırakan, gün geçtikçe değişen elektronik müzik… Bu yüzden bu single’da da, son 1 – 2 yıldır hoşumuza giden, dinlemekten ve dans etmekten zevk aldığımız tınıları harmanlayarak Türk insanının da kulağına hitap edecek şekilde düzenlemeye çalıştık. Arada, “parça iyi mi kötü mü karar veremiyorum” tadında yorumlar görüyorum ve hoşuma gidiyor, bu aslında insanları yeni bir şey ile karşı karşıya bıraktığımızı gösteriyor.
Çalışmalarınızın en ilginç kısmı da sözleriniz…
KZU: Aslında, ilk ve yakında çıkacak albüm için konuşmak gerekirse, ilk dinlenildiğinde “Aa çok komik, dalga geçmiş!” gibi tepkiler verilse de, dikkatli dinleyince çok içten ve değişik duygulara hitap ettiğini anlıyorsunuz. Bana ilginç gelen tarafsa; üzerine Türkçe söz olması neredeyse imkansız bir parça yapıyoruz. Ben Emir’in saatlerce doğaçlama çalınan müziğin üstüne aynı zamanda söz yazabildiğini de gördüm, bu da değişik bir yetenek.
Emir: Benim anlatımım fazlasıyla dolaylı oluyor. KZU’nun da dediği gibi, ilk 10 dinleyişte ‘Ah çok komik!’ diyen birine 11. dinleyişte ‘Aaaaa!’ dedirtmek çok hoşuma gidiyor. En doğrudan her şeyi ifade ettiğimi düşündüğüm ‘Kanka Olurduk Ölümüne’ parçasını bile komik bulanlar oldu. ‘Aşkının ateşinden yandım, geceleri yataklarda döndüm durdum da içimdeki boşluğu atamadım’ gibi bir söz olmadan da derin duygular anlatılabiliyor. İçinde ‘çimento’, ‘bebiş’ geçiyor diye parçanın komik zannedilmesi beni çok mutlu ediyor. En sonunda aslında ne demek istediğimi anlayacaklar nasılsa!
Biraz da video’dan bahsedelim. Ortada çalışılmış bir grafiksel süreç söz konusu, bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Emir: Bundan önceki 8 şarkılık albüme 5 tane klip çekerek Türkiye’nin bir albüme en fazla klip çeken ismi olmuş olabilirim. Hepsinin senaryosu ve prodüksiyonu bana aitti, hatta yönetmenliğini de üstlendiklerim oldu. İsmet Kurtuluş, Fırat Giraygil gibi deneyimli yönetmenlerle çalıştığım için bu işin nasıl yapıldığı konusunda epey tecrübe edindim. Bugüne kadar kısa film kurgusunda çekilen videolarım olmuştu. Bu üzücü aşk hikayesi doğrudan anlatılırsa etkisini kaybedecekti ve güçlü bir görsel konsepte ihtiyaç vardı. Berkay Ferah’ı yaptığı işlerden ötürü ismini çok duyuyordum. Önceki işlerinden de anladığım kadarıyla kafamda oluşturduklarımı hayal ettiğimden de iyi bir şekilde hayata geçireceğini hissetmiştim. İlk konuşmamızda anladım ki projeyi her şeyiyle Berkay’a gönül rahatlığı ile teslim edebilirdim. Taslak olarak hazırladığı demo videolar bile harikaydı. Berkay Ferah ve ekip arkadaşları hem çekimde hem de post prodüksiyonda harika iş çıkardı. Bir de çok güzel bir oyuncumuz vardı; Berfu Aydın. Her izleyen, daha iyi bir cast olamazdı dedi. Burcum Baygut’un çektiği kamera arkası videosu da oldukça çok neşeli bir iş oldu.
Sizce müzikte özgünlük ne kadar önemli ve ne kadar değer görüyor?
Emir: Özgünlük çok önemli! Uzun yıllar kalıcı olmak istiyorsanız özgünlükten başka çareniz yok. Bu işi hissederek yapanla, iş olarak yapan arasındaki tek fark özgünlük. Kesinlikle değer görüyor fakat zamanla anlaşılıyor.
Son zamanlarda kimleri dinliyorsunuz?
Emir: Bu en zor soru. Ben düzensiz bir dinleyiciyim. Bu aralar genelde parçaların sevdiğim prodüktörler tarafından remix’lenmiş hallerini dinliyorum. Nicolas Jaar, Kygo, Ta-ku, Jamie Woon, Kill Paris, Two Inch Punch, Clean Bandit, The Weeknd şu an aklıma gelenler… Ama müziğin her halini sever, her şeyi de dinlerim.
Yeni albüm hakkında bize birkaç ipucu verebilir misiniz?
Emir: Yeni albüm bir acayip oldu. Olmadık bir sound’la karşılaşacaksınız, İlk şarkıyı açınca ne oluyor diyecek, birbirinden farklı hikayeler dinleyeceksiniz. İçinde biraz karabulutlar, biraz da aşk olacak. Ve kesinlikle elektronik müziğin alışık olmadığı değişik gamlarla karşılaşacaksınız.
Röportaj: Selen Meçoğlu
Ve karşınızda ‘Kanka Olurduk Ölümüne’