Doğadan uzak ofisler çalışanların sağlığını bozuyor.
Araştırmalara göre, yeşil alanlar ve güneş ışığı gibi doğal unsurların yer aldığı ortamlarda çalışmanın verim düzeyini yüzde 13 arttırdığı gözleniyor. Türkiye – Modüler zemin döşeme sektörünün dünya çapında uzman ismi, Kurumsal Psikolog Profesör Sir Cary Cooper Interace karo halı ile ortak bir araştırma gerçekleştirdi. Interface karo halı ortaklığı ile hazırlanan ve yürütülen The Human Spaces raporuna göre doğal unsurlar barındıran ortamlarda çalışan EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi) personelinin verim seviyesi yüzde 13 daha yüksek oluyor. Bu tarz ortamlardaki üretkenlik seviyesi ise yüzde 8 oranında artıyor.
EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi) ofis çalışanlarının beşte ikisinin (yaklaşık yüzde 42) çalışma ortamında hiç doğal ışık yok, yarıdan fazlasının (yüzde 55) ise iş yerlerinde hiçbir bitki yok ve hatta EMEA çalışanlarının yüzde 7’sinin iş ortamında ise pencere bile bulunmuyor. Ofisinde pencere olmayan çalışan sayısı, aynı zamanda en stresli işgücüne de sahip olan İspanya’da en yüksek rakamlara ulaşmış (yüzde 15) durumda. Buna karşılık, penceresiz ortamlarda çalışanların sayısı en az Almanya ve Danimarka’da (sırasıyla yüzde 2 ve yüzde 3) ve bu ülkeler en mutlu işgücüne de sahip.
Interface’in destek olduğu bu bilimsel çalışmanın çıkış noktası; EMEA bölgesindeki sekiz ülkede hizmet veren 3600 ofis çalışanından yola çıkarak fiziki ofis ortamının çalışanların refahı üzerindeki etkilerini incelemek.
EMEA ofis çalışanlarının yaklaşık üçte ikisinin (yüzde 63) il ve kasabalarda çalıştığı ve haftada ortalama 34 saatlerini ofiste geçirdikleri düşünülürse doğa ile baş başa olma olasılıkları giderek daha da kısıtlı hale geliyor. Şehir hayatı genellikle baskın bir unsur olsa da araştırma sonuçlarına göre çalışanlar doğaya uygun olan her şeye karşı içten bir yakınlık hissediyor.
EMEA bölgesi çalışanlarının yüzde 40’ı tek başlarına oldukları bir ofiste kendi masalarında üretken bir şekilde çalışabileceklerini düşünürken çalışanların yüzde 31’i ise açık yerleşim planı olan bir ofiste kendi masalarında daha üretken olabileceklerini belirtiyorlar. Şaşırtıcı olan ise esnek çalışma şartlarının pek rağbet gören bir tercih olmaması. Çalışanların sadece yüzde 11’i verimli çalışmak için ihtiyaçlarını karşılayan farklı çalışma alanlarını tercih ediyor.
İdeal ofis ortamı için EMEA ofis çalışanlarının en fazla talep ettiği beş doğal unsur şöyle sıralanıyor:
1. Doğal ışık
2. Sessiz çalışma ortamı
3. Deniz manzarası
4. Canlı iç mekan bitkileri
5. Parlak ve canlı renkler
Araştırma sonuçları hakkında bilgi veren Profesör Sir Cary Cooper şunları söyledi: “İş ortamı, her zaman refahın ve performansın ayrılmaz bir parçası olarak görülür ve genel olarak ‘hijyen faktörü’ oldukça önemsenir. Human Spaces Raporu ise çalışma ortamlarının etkisi ve üretkenlik arasındaki bağlantıyı açıkça göstermektedir. Uygar işverenlerin artık yeni bir bakış açısı benimsemesi ve çalışanların gelişmesine, işbirliği yapmasına ve üretken olmasına yardım eden ortamlar yaratmaya çalışması bir tesadüf değildir. Doğaya ve dış dünyaya yakın olmak, doğal bir ofis tasarımı geliştirmek ve bunları hakkıyla yapmak bu sürecin önemli bir parçası.”
Interface Tasarım ve Geliştirme Müdürü (İngiltere) Mandy Leeming ise ofis alanı tasarımları açısından araştırma bulgularından çıkarılacak dersler konusunda şunları söyledi: “Doğaya yakın olmanın ve doğal malzemeleri andıran tasarımların çalışanların sağlık, performans ve konsantrasyon üzerinde olumlu etkileri olduğu, sıkıntı ve stresi azalttığı görülüyor. Bu tarz ofis alanları yaratırken bilinçaltımıza yer etmiş olan renk ve doku gibi doğa nüanslarını hayata geçirmeliyiz. Ofis çalışanlarının refahını, verimliliğini ve yaratıcılığını artırmaya çalışmak piyasanın lider kuruluşlarından biri olmanın anahtarıdır”.
Interface Hakkında
Interface, ticari karo halı sektöründe dünyanın en büyük uluslararası üreticisidir. Zemin döşeme ürünleri güzellik ve yeniliği işlevsellikle ve çevresel değerlerle birleştirerek müşterilerinin tasarım vizyonunu hayata geçirmeye yardımcı olur.
2020 yılına kadar çevreye olan etkisini en aza indirme konusunda kararlı adımlarla doksanlı yılların ortasından beri ilerleyen Interface şirketi, sürdürülebilirlik konusunda açıkça taahhütte bulunmuş ilk şirketlerden biridir. Mission Zero olarak lanse edilen bu yaklaşım, ticari faaliyetlerin her aşamasında etkilidir ve hedefe ulaşmak için şirketin sürekli sınırlarını zorlaması için itici bir kuvvet görevi görür.
Şu anda Interface, Mission Zero amacına ulaşmak için kat etmesi gereken mesafenin yarısından fazlasını kat etmiştir ve bugüne kadar başarılarıyla geniş yankı uyandırmıştır. Ürünleri ise özellikle tasarım ve yenilik alanında olmak üzere birçok ödül almış olup Fotosfera ve Urban Retreat ürünleri ile layık görüldüğü Athenaeum İyi Tasarım Ödülleri bunları sonuncusudur.