Yeni rasyonel estetik algısı, nihai, güzel ve ahenkli olan sanat yapıtının ardındaki mekanizmaları görünür kılarak, onu zamansal ve mekânsal bir yeniden üretim ve deneyim haline getiriyor.
izlenim-3
NİHAİ ÜRÜNLER/
BEDENLER DEĞİLİZ
Bir fizik terimi olarak dalga, enerjinin bir
noktadan diğerine taşınmasıyla ilgili...
Dalgaların iletme, aktarma, nakletme gibi
medyaya özgü işlevleri de söz konusu.
“Dalgalar” söylemimiz, niyetimiz ve
eleştirimiz ne olursa olsun, şeylerin
yayılmasına, yeniden üretilmesine,
aktarılmasına, muhafaza edilmesine ve
dönüşmesine nasıl aracılık ettiğimize ve
bu vesileyle nasıl (yeni) medya haline
geldiğimize dikkat çeken bir sergi olma
niteliği taşıyor. Bu da artık disiplin
toplumlarının şekillendirdiği nihai ürünler/
bedenler olmadığımızı gösteriyor. İktidar
ağlarının denetimini dalgalar gibi gezinerek,
sürekli bir şekilde ve başkalaşarak taşıyan ve yeniden üretebilen aracılar haline gelmiş bir
beden anlayışını, dijitalleştirilmiş katmanlar
aracılığı ile düşünebilir hale geliyoruz.
Dalgalar sergisindeki işler, bedenleri işleyen
mekanizmaları katmanlar halinde görünür
hale getirecek teknoloji ve bilgiyi kullanarak
elektromanyetik-bedenlerin, ses-bedenlerin,
tını-bedenlerin, nöron-bedenlerin, sismikbedenlerin,
kalabalık-bedenlerin, ışıkbedenlerin
ve yay-bedenlerin oluşturduğu
dalgaları yeniden kullanmayı, geri
dönüştürmeyi, işleme ve sürece tabi tutarak
başkalaştırmayı deniyor. Ve bu deneyimle
bedenler arasındaki kolektif etkileşim
yöntemlerini yerinden ederek bizleri yeniden
düşünmeye sevk ediyor.
“Dalgalar” sergisi, Çukurcuma’da bulunan
BLOK art space’in mekânında ve yanı
başındaki boş bir inşaat binasında ziyaret
edilebilir. Sergide birçoğu dünyanın en
prestijli etkinliklerinde ve kurumlarında
çalışan, ödüller kazanan sanatçılar ve
araştırmacılardan olan Alp Çoksoyluer,
Alper Derinboğaz, Refik Anadol, Buşra
Tunç, Ayşe Gül Süter, Candaş Şişman, Deniz
Kader, Erdal İnci, Korhan Erel, Osman Koç
ve Ozan Türkkan gibi isimlerin farklı dalga türlerini kullanarak gerçekleştirdikleri işlerle
etkileşime geçebilirsiniz. İşlerin önemli
bir kısmı için sergi mekânı olarak yapım
aşamasındaki bir inşaat alanının seçilmiş
olması son derece manidar. Zaman ve
mekânın oluşum sürecini yeniden üretmeye
girişen dijital işlerin, hem kendisi hem de
içinde bulunduğu mekânla girdiği etkileşim
ve süreklilik ilişkisine tüm çıplaklığı ile
tanıklık etmek benim için oldukça heyecan
verici bir deneyim oldu. Benim gibi yeni
medya sanatına meraklı biriyseniz bu uzun
soluklu sergiyi bir defa ziyaret etmekle asla
yetinmeyeceksiniz.
Ayrıca 28 Şubat’a kadar sergi kapsamında
Cumartesi günleri saat 17.30’da toplumsal
olayları ve sanatın güncel halini dalgalar
kavramı ile fizik, mimarlık, siyaset, felsefe ve
sosyoloji üzerinden tartışacak konuşmaların
ve çeşitli canlı performansların yapılacağını
da eklemeliyim.
Yazı: Yiğit Yeşillik