Çocukluğundan beri Bizans İmparatorluğu’na ve başkenti Konstantinopol’e özel bir ilgi duyan Antoine Helbert, yıllar boyunca okuduğu metinler, incelediği çizimler ve İstanbul’a gerçekleştirdiği geziler sonunda şehrin nasıl görünebileceğini resmetmiş. Çizimler, 4. ve 13. yüzyıl arasında farklı dönemlerinden bir seçki sunuyor.
Resimlerde görünen kimi yapılar bu güne kadar ulaşsa da bir çoğu ne yazık ki artık yok. İşte Helbert’in kaleminden Konstantinopol.
10
Magnaura : Büyük Salon Büyük Saray'a ana giriş, "Augustaion" adı verilen tören alanında Halki Kapısı'ndandı. Augustaion, Aya Sofya'nın güneyinde yer alıyordu, burada şehrin ana caddesi Mese Caddesi başlıyordu. Alanın doğusunda önce Senato binası olarak sonra Üniversite olarak hizmet gören Magnaura bulunuyordu.