Ntv’deki “İstanbul Kafası” programından tanıdığımız Levent Erden, tam bir entelektüel ve İstanbul aşığı. Her fırsatta da bu aşkı tazelemeyi ihmal etmiyor!
4
İstanbul’un bir simgesi var mı?
Lale konusunda bir konsensüs var ama bu lale konusu, her zamanki gibi Türk’ün Türk’e reklamı gibi oluyor. Ben Hollanda ile ilişkilerin 400. yılı için yaptığım programda tanık oldum ki Hollandalılar da lalenin Türkiye’den geldiğini zevkle kabul ediyor ama bunu sadece Hollandalılar biliyor. Lalenin her yerde kullanılması da ilginçtir ve sebepleri de çeşitlidir. İstanbul’da her yerde lale olduğu için mi, ebcet hesabına ve tevhide dayalı olarak lale figürlerinin camilerdeki çinilerde yer alması nedeniyle mi?.. Yoksa sadece 11 yıl sürmüş bir devri çöküşün ve zevk-ü sefa döneminin simgesi olarak gösterdiğiniz ve ona da 1923’ten sonra Lale Devri dediğiniz dönem ve o döneme özlemi yansıttığı için mi? Bunların tartışılması gerekiyor. Bir yandan zevk-ü sefa dönemi deyip “tu kaka” ediyorsunuz, o döneme Lale Devri diyorsunuz; bir yandan da o dönemin kısalığına bakıyorsunuz, o dönemde yapılan lale figürlerinin inceliğine, ustalığına, keyfine bakıyorsunuz, neyin “tu kaka” edilmeye çalışıldığını anlamıyorsunuz.
Ne olabilir bu kentin sembolü ya da logosu?
Şehirlerin basit sembollerle yol alma şansı azdır. Çünkü bir dönemin romantizmidir o… Londra’da Big Ben’in, Paris’te Eiffel Kulesi’nin, New York’ta Hürriyet Heykeli’nin sembollüğü geçmişte kalmış. Artık kimsenin aklına bu semboller gelmiyor. Şehri sembollerle anlatmak için toplam bir markanın altını doldurmak gerekir. O zaman da daha net tanımlar koymanız lazım. Bugün İstanbul birçok şeyin markası olabilir. Örneğin Formula 1’in de markası olabilirdi. Montreaux Caz Festivali’ni bütün dünya biliyor ama İstanbul’a daha fazla sanatçı geliyor, “Dünya Caz Günü” İstanbul’da kutlanıyor ve bundan sadece 20-30 bin kişinin haberi var!