BÖLÜM: BU İKİLİYE DİKKAT

BEKLENEN ŞARKI
A SONG TO LONG FOR
Yönetmen: Sami Ayanoğlu, Orhon Murat Arıburnu, Cahide Sonku / Senarist: Sadık Şendil / Görüntü Yönetmeni: Kriton İlyadis / Kurgucu: Turgut İnangiray / Özgün Müzik: Sadi Işılay / Oyuncular: Zeki Müren, Cahide Sonku, Sami Ayanoğlu, Jeyan Mahfi Tözüm, Abdurrahman Palay, Bedia Muvahhit, Talat Artemel / Yapımcı: Cahide Sonku / Yapım Şirketi: Sonku Film / Dünya Hakları: Ertem Göreç / Türkiye / 1953 / Betacam / Siyah-Beyaz / 95´ / Türkçe; altyazılı

SEANSLAR
06.04.2014 | 13:30 | Atlas 2 |
05.04.2014 | 19:00 | IM |

Raj Kapoor’un Avare filmi (1951) Türkiye’de gösterildiğinde yer yerinden oynamıştı. İki yıl sonra da, repertuarında her zaman Mısır ve Hint film müziklerine yer ayıran Zeki Müren, ilk filmi olan Beklenen Şarkı’yı çekti. Zeki Müren’in çıkış hikâyesiyle, filmde canlandırdığı Zeki’nin hikâyesi birbirine çok benzer. Zeki, filmde de gerçek hayatta olduğu gibi, radyoda hastalanan diva’nın yerine geçer ve sesiyle herkesi büyüler. Zeki Müren mi önceydi, Zeki Müren miti mi, bilmek zor. Ama Beklenen Şarkı Türkiye’de şarkıcılı filmlerin erken popüler örneklerinden biri oldu. Melodramın bir alt türüne dönüşen şarkıcılı filmler sanatçının yalnızca adını, şarkılarını kullanmıyor, aynı zamanda imajını da doğrudan şekillendiriyordu. Nezaketi, çalışkanlığı ve tarzıyla kararında bir batılılığın temsilcisiydi Müren. Başkaları tarafından seslendirilmeyi reddederek kendi sesiyle konuşuyor ve güzel Türkçesiyle ulusal “uygunluk” kriterini belirliyordu adeta. | 1974’te, şarkıcılı filmler döneminin arabesk furyasına evrilmesinin eşiğinde duran bir film olan Mavi Boncuk da, Beklenen Şarkı gibi popüler bir şarkıcının imajı üzerinden toplumsal bir mesaj veriyordu: Ailenin kutsallığı. Ertem Eğilmez’in 1960’larda kurduğu Arzu Film, kalabalık kadrolu aile komedileriyle 1970’lere damgasını vuracaktı. O yıllarda herkesin sevgilisi olan Emel Sayın’ın kendini oynadığı filmde, güzel şarkıcı bir grup erkek tarafından kaçırılır. “İyi insan” olmanın tanımını yapan Mavi Boncuk’ta, değişen bir İstanbul’da garibanlığın hikâyesi Emel Sayın’ın tutsaklığı üzerinden anlatılır. Film Sayın’ın kendi şöhretli yaşamından, illa da kan bağına dayanmayan bu sıcak aile ortamı için vazgeçmesi sürecini anlatır. Onu sakladıkları evin duvarında, başka filmlerle birlikte Avare filminin de afişi asılıdır. Kendisini kaçıranlarla aralarındaki buzlar erimeye başladığında Emel Sayın bu afişlerin ne olduğunu sorar. Evin babası, Avare’nin afişini göstererek “Hayatımızı kurtaran filmler” diye cevap verir. Bu cevap şarkıcılı filmlerin kitlelerle kurduğu ilişkinin de tanımıdır aslında. | – Zeynep Dadak