Başarılı yazar Baki Can Ediboğlu’ndan varoluşa, hayata, kötülüğün içinde iyi kalabilmeye dair ruh çözümlemeleriyle dolu bir roman…
Başarılı ve kendine has üsluba sahip yazar Baki Can Ediboğlu’nun üçüncü romanı “Olamayanların Mabedi”, Doğan Solibri tarafından yayımlandı.
İtibarını yitiren, tüm malvarlığına el konulan işadamı Egemen Dortay, bir gün teknesiyle açılır ve bir daha geri dönmez. Parçalanmış teknesine ulaşanlar onun intihar ettiğine hükmeder. Herkesin gözünde bir ölüdür artık. Olay intihar mı, cinayet mi, kaza mı; kesin olarak bilinmez. Sürekli hayatını ve varoluşunu sorgulayan, ara ara ölmeyi düşleyen on dokuz yaşındaki kızı Eylül ise herkesin düşündüğünün aksine babasının ölmediğine inanır. Ona göre, babası, anlattığı masallardaki “An”ın Çocukları gibi, Hayaller Alemi’ndeki mabedini bulmuş, sırra ermiştir. O sırra erme sırası şimdi Eylül’dedir. Çünkü babası ona mabede ulaşması için işaretler bırakmıştır. Eylül dünyanın bir ucundan öbür ucuna işaretleri takip ederek geçmişin karanlık taraflarıyla yüzleştiği uzun bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta Eylül kendi içine doğru bir serüvene dalarken aynı zamanda babasının herkesten gizlenen hikâyesini gün ışığına çıkaracak, hayat, anlam, varoluş, ölüm, yokluk gibi derin sorularına yanıtlar bulmaya çalışacaktır. Ve sürprizlerle döşenmiş yol, onu ulaşılması en zor olan şeye götürecektir.
Mistik bir yolculukta hakikatin arayışına uzanan ve bilinçaltının derinliklerine inenroman okuyuculara kendi mabetlerinin neresi olduğunu da sorgulatıyor. Kapak tasarımı Mert Kaygusuz’a ait olan Olamayanların Mabedi, aynı zamanda Türkiye’nin en genç yayınevlerinden Doğan Solibri’nin de ilk romanı olma özelliğini taşıyor.