Londra’da küçük bir dairede birkaç arkadaşın ortak girişimi olarak başlayan ve neredeyse göz açıp kapayıncaya kadar evlerin oturma odalarında dünyaya müzik dinletmeye başlayan Sofar Sounds İstanbul, geçtiğimiz senenin Aralık ayından bu yana bizlerle.
Bu konserler alıştığımız düzenin hayli dışında bir prensibi benimseyerek devam ediyor: Konserlerde telefonlarınızı kullanmıyorsunuz, sessiz olmak sanatçıya saygı göstermek esas hatta konser esnasında zorunlu kalmadıkça ayakta dolaşmanıza sıcak bakılmıyor. “Türkiye’ye getirseler, harika olmaz mı?!” diye sohbetlerimize konu olan, Gözde Tekay ve Eda Demir’in girişimiyle kavuştuğumuz Sofar Sounds’u onlardan dinlemek istedik, bizi kırmadılar…
Sofar Sounds’u burada hayata geçirme fikri nasıl ortaya çıktı? Sizi cezbeden ne oldu? Süreç nasıl gelişti?
Eda Demir: Geçtiğimiz yıl trend danışmanlık şirketinde çalışıyordum, Sofar Sounds’tan da bu şekilde haberim oldu ve hakkında Türkçe bir makale yazdım. İçimden “Burada olsa ne güzel olur” diye geçirdim ama çok yoğun bir iş tempom vardı. Eski iş arkadaşım Ersinhan yazdığım haberi gördü ve ev arkadaşlarının Sofar Londra’dan olduğunu söyledi, beni onlarla tanıştırdı. Yavaş yavaş global ekipten ilgili birimlerle tanıştırıldım ve yaklaşık altı ay kim olduğuma, ne yaptığıma, Sofar’ı global standartlarda ne kadar gerçekleştirebileceğime dair bilgiler vererek geçti sonra çok eski arkadaşım Gözde Tekay ile birlikte Sofar Sounds İstanbul’u başlattık.
Geçtiğimiz yılın Aralık ayından bu yana aralıksız devam eden bir konserler serisiyle dinleyiciye ulaşıyorsunuz. Sofar Sounds’un ilk günlerinde, bugün bu kadar başarılı ve hızla ismini duyuran bir proje olacağını tahmin etmiş miydiniz?
Gözde Tekay: İnsanların seveceğini ve sahipleneceğini düşünüyorduk fakat şahsen ben bu kadar yoğun bir ilgi beklemiyordum. Tamamen organik gelişen bir süreç oldu. Katılımcılar bu deneyimi çok sevdi ve kendileri de Sofar’ı bizim kadar paylaştılar. Sanıyorum onlar da tıpkı bizim gibi farklı bir müzik dinleme deneyimine ihtiyaç duyuyorlarmış.
Konserlerde genelde lokal isimleri tercih ediyorsunuz. Bunun dışında tercihlerinizi yaparken göz önünde bulundurduğunuz ya da sanatçılarda aradığınız diğer kıstaslar neler?
Eda Demir: Sofar Sounds dünyada şu an neredeyse 90 şehre yayılmış durumda, biz başladığımızda 40’a yakın şehir vardı listede. Tüm olayı da lokal müzisyenlerin sesini global arenada duyurmak. Zira konserlerde performans sergileyen her grup/müzisyenin bir şarkısı Sofar Sounds’un global Youtube kanalında video klip olarak yayınlanıyor. Dolayısıyla lokal müzisyen olması ilk tercih, Türkçe müzik yapması da ikinci sırada geliyor. Ancak tabii yarısı Türkçe yapsa da diğer yarısı yapmıyor, yine de bizim video izlenme sayılarından dinleyici motivasyonu adına anladığımız, hem Türk grup keşfetmek istiyorlar, hem de Türkçe müzik dinlemek istiyorlar. Kendi müziğini yapması müzisyen adına Sofar’ın tek kriteri.
Sofar Sounds’un belki de en önemli özelliği şehirdeki farklı evlerin oturma odalarını bir dinleti alanına çevirmesi. Dolayısıyla kesin bir sessizlik politikası uygulanıyor. Şehrin hınca hınç dolu ve gürültülü kulüplerine alışık dinleyiciyi bu düzene alıştırmak zor olmadı mı? Bu konuda hiç sorun yaşadınız mı?
Gözde Tekay: Hiçbir sorun yaşamadık. Kendi katılımcılarımız diye söylemiyorum, hepsi kibar, saygılı ve anlayışlı. Biz Sofar’ın kurallarını, hem konser öncesi hem de konserler sırasında üstüne basa basa anlatıyoruz. Eda’nın deyimiyle Sofar’ı gerçek bir dinleme odası deneyimi yapan bu kuralların kendisi. İnsanların konuşmadığı, telefonlarıyla ilgilenmediği, bir anda kalkıp bara içki almaya gitmediği bir konserde, odak gerçekten sahnedeki müzisyen ve müziği oluyor.
Ekim ayında ilk kez İstanbul’dan farklı olarak Ankara’da da ilk Sofar Sounds konserini gerçekleştirdiniz. İstanbul’da olduğu gibi büyük ilgiyle karşılandı mı? Sırada kesinleştirdiğiniz başka şehirler de var mı?
Gözde Tekay: Kesinlikle! En güzel Sofar’larımızdan birini de Ankara’da yaptık. Başka şehirlere de gitmeyi düşünüyoruz; şu an planlarımız arasında İzmir ve Eskişehir var.
Sofar Sounds kar amacı gütmeyen, karşılıklı iletişim ve dayanışmayı merkezine alan, alışılmışın hayli dışında bir mekanizmayla çalışıyor. Bu sürecin devamı olarak yakın gelecekte atmayı planladığınız adımlar var mı?
Eda Demir: Bu ay 1. yıl partimizi vereceğiz; bir ev konserine göre daha kapsamlı olacak tabii. Fakat konsepti devam ettirerek son güne kadar davetlilere nereye geleceklerini duyurmayacağız. Diğer şehirlere gitme derdimizden zaten bahsettik. Sponsorluk görüşmelerimiz var; bu deneyimi aynı heyecanla yürütebilmek ve en iyi ekiplerle çalışmak adına yola devam ederken bize destek olmaları için.